Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/13366 E. 2014/16755 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13366
KARAR NO : 2014/16755
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 33. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/11/2013
NUMARASI : 2011/239-2013/283

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı Vakıflar Bankası T.A.O. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili; dava konusu bononun müvekkili tarafından davalılardan U…A.Ş.’ye aralarındaki ticari ilişki gereğince teminat olarak verildiğini, ancak karşılığında herhangi bir mal alınmadığını, söz konusu bono sözleşmenin bir parçası iken koparılıp sanki müstakilmiş gibi cirolanarak devredildiğini, davacının cirantaların hiçbirine borcunun bulunmadığını, ayrıca 1. ve 2. ciro imzalarının ciranta şirketlerin yetkililerine ait olmadığını belirterek davacının bonodan dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili; davalı banka ile davalı D.. Bilgisayar…Ltd. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalı U…A.Ş.’nin ise sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine ilamsız icra takibi başlatıldığını, dava konusu 40.000-USD bedelli bononun ise kredi sözleşmesinde kefaleti bulunan U…A.Ş. tarafından ciro edilerek D.. Bilgisayar…Ltd. Şti.’ye verilip onun tarafından da kredi borcunun teminatı olarak ve tahsil edildiğinde kredi borcundan mahsup edilmek üzere ciro edilerek kendilerine verildiğini, bu nedenle müvekkilinin iyi niyetli hamil durumunda bulunduğunu, davalı bankanın senet konusu malın teslim edilip edilmediğini bilmesinin gerekmediğini, senetteki teminat ibaresinin D.. Bilgisayar…Ltd. Şti. tarafından ciro edilerek kendilerine verilirken konulduğunu, bunun senedin U…A.Ş.’ye değil bankaya teminat cirosu olarak verildiğini gösterdiğini, ciro silsilesinin kopuk olmadığını, TTK 601/2 gereği bonodan mesul olanların cirantalar arasındaki temel ilişkiye dayanan def’ileri iyi niyetli 3. kişilere karşı ileri süremeyeceklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekilleri; her iki davalı şirketin iflasına karar verilerek haklarında iflas dosyası açıldığını, bu nedenle haklarındaki davanın 2. alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durdurulmasını istemiş, iflas eden davalı şirket iflas idare temsilcilerine usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen ayrıntılı cevap ve savunmalarını sunmamışlardır.
Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; dava konusu senedin davacı tarafından aralarında ticari ilişki bulunan davalı U…A.Ş.’ye teminat olarak verildiği, karşılığında herhangi bir mal alınmadığı, söz konusu senedin U…A.Ş. tarafından D.. Bilgisayar…Ltd. Şti.’ye, bu şirket tarafından da kullanılan kredinin teminatı ve borcun ödenmemesi halinde mahsup edilmek üzere davalı bankaya cirolanarak devredildiği, 1. ve 2. ciranta şirketlerin yetkilisinin aynı kişi olduğu ve yaptırılan incelemede ciro imzalarının bu kişiye ait olmadığının tespit edildiği, bu yönden lehdar ve ciranta olan davalı şirketlere dava konusu bono yönünden herhangi bir borcun bulunmadığı, son hamil banka yönünden ise kredi borçlusu olan ciranta şirketlerin kredi borcuna mahsuben verdikleri bonodaki imzaların sıhhatini basiretli bir tacir ve banka olarak araştırmayarak teslim alması kapsamında iyi niyetli hamil olarak kabul edilemeyeceği ve cirantalara karşı sürülen def’ilerin davalı bankaya karşı da ileri sürülebileceği gerekçesiyle davacının dava konusu bono nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, icra takibine konu senedin teminat senedi olduğu ve bedelsiz kaldığı iddiasıyla İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı senette düzenleyen konumundadır. Dava konusu senedin lehtarı ve 1. cirantası dava dışı U…A.Ş., 2. ciranta ise D.. Ltd. Şti. olup senet D…Ltd. Şti.’ne ciro edilirken “bedeli teminattır” kaydının bulunduğu görülmüştür. Davalı banka iş bu senedin ve dava dışı D…Ltd. Şti.’ye kullandırılan kredinin dayanağı kredi sözleşmesinin U…A.Ş. tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine senedin takibe konulduğunu, müvekkili bankanın senedi ciro yolu ile iyi niyetli hamil olarak devraldığını ileri sürmüştür.
Takip dayanağı bononun arka yüzünde ciroda sadece “bedeli teminattır” ibaresi mevcut ise de; HGK’nın 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı ve yine HGK’nın 22.06.2001 tarih ve 2001/12-496 sayılı kararlarında da açıkça belirtildiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı bir belgeyle kanıtlanmadığı sürece tek başına bononun kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi vaadini içeren niteliğini etkilemeyecektir. Olayımızda söz konusu senet borçludan teminat olarak alınmış senet olmayıp, senet lehtarının bilahare davalı bankadan dava dışı diğer cirantaya kullandırılan kredi karşılığı vermiş olduğu senettir. Kaldı ki, senet lehtarı dava dışı U…A.Ş. tarafından bu senedin diğer ciranta D…Ltd. Şti.’ye teminat amaçlı olarak verildiği iddiası şahsi def’i niteliğindedir. Bu durumda 6762 sayılı TTK’nın 599. maddesi gereği davacı-düzenleyen bononun dava dışı alacaklı U..A.Ş. tarafından dava dışı diğer ciranta D…Ltd. Şti.’ye iş bu senedin davalı bankaya kredi karşılığında teminat olarak verildiği ve kredi borcu ödendiği halde davalı bankanın bu ilişkiyi bile bile kötü niyetli veya ağır kusurlu olarak senedi iktisap ettiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden, bu yöndeki deliller toplanıp değerlendirilmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı banka yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.