Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/1324 E. 2014/16981 K. 26.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1324
KARAR NO : 2014/16981
KARAR TARİHİ : 26.11.2014

MAHKEMESİ : Karaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/11/2013
NUMARASI : 2010/137-2013/549

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı, davacı vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. İ.. K.. ile davalı vekili Av. N.. Ö..’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkili tarafından sevk irsaliyeleri ile davalı şirket yetkililerine teslim edilen icra takibine konu 30 adet gıda ürünlerinin teslimine, 19 adet davalı tarafça aradaki anlaşmaya ve ticari teamüllere aykırı olarak düzenlenen faturaların davalıya iadesinden doğan alacak ile 2 adet davalıya tebliğ edilip itiraz edilmeksizin kesinleşen vade farkı faturasından doğan alacak olmak üzere toplam 51 adet faturadan doğan bakiye 105.538,16 TL lik alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibinde icra dairesinin yetkisine ve borca vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin yerleşim yeri adresinin İstanbul’da olması ve taraflar arasındaki Fason İmalat Anlaşmasında İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunun kabul edildiğini ileri sürerek İstanbul mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirketin davacıya borcu bulunmadığını, takipte fahiş faiz oranı talep edildiğini ileri sürerek davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve benimsenen 21.12.2009 tarihli kök bilirkişi raporuna göre; davalının usulüne uygun tutulmayan defterlerine göre davalının davacıya bir borcu olmadığı, davalı tarafça düzenlenen mukabil alacak istemleri ve faturaların ise, ticari defterlerin yöntemince düzenlenmemesi sebebiyle mahkemece yerinde görülmediği, kaldı ki iade faturası, kalite cezası gibi isimler altında düzenlenen mukabil faturaların sözleşmeye uygun dayanaklarının da ortaya konulamadığı, icra takibine konu davacı tarafça düzenlenen 2 adet vade farkı faturasının taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmadığı gibi taraflar arasında süregelen ticari ilişkide de bu yönde bir teamül oluşmadığının tespit edildiği, bu durumda bu iki faturadan dolayı alacak talebinde bulunmayacağı, takip konusu alacak miktarından bu iki adet vade farkı faturası indirildiğinde davacının 83.080 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu icra takip dosyasında davalı yanca yöneltilen itirazın kısmen iptaline ve 83.080 TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, İİK’nın 67.maddesi uyarınca kabul olunan alacağın % 20’sine tekabül eden 16.600,16 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, ilamsız icra takibinin dayanağı 51 adet faturadan doğan bakiye alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi hükmü uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı olup takip dayanağı belgelerle sınırlı olarak inceleme yapılması gerekmektedir. Taraflar arasındaki tüm cari hesap ilişkisine dayalı inceleme yapılması doğru değildir. Davalı tarafından davacıya kesilen fiyat farkı, marketing gibi faturaların davacıya tebliğ edildiği ancak davalıya iade edilip edilmediği, davacı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususu bilirkişi raporlarından anlaşılamamaktadır. Ayrıca davacının davalı tarafından gönderilen bu faturalara karşı iade faturası kesip kesemeyeceğinin Vergi Usul Kanunu açısından mümkün olup olmadığı da bilirkişilerce değerlendirilmemiştir. Hükme esas alınan 21.12.2009 tarihli bilirkişi kök heyet raporu Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli değildir. O halde Mahkemece yapılacak iş icra takip dosyasının konusu faturalarla sınırlı olmak üzere tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde HMK’nın 222. maddesi hükmü uyarınca yeniden oluşturulacak bir bilirkişi heyeti aracılığıyla tarafların itirazlarını da kapsar şekilde inceleme yaptırılarak hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetersiz rapora dayanılarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin bütün, davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 26.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.