Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/12620 E. 2014/17514 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12620
KARAR NO : 2014/17514
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 28. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 08/04/2014
NUMARASI : 2012/166-2014/82

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, davalıda mülkiyeti müvekkiline ait toplam 12.713 adet LPG tüpü bulunduğunu, bu tüplerin bayilik sözleşmesinin 17. maddesine göre sözleşmenin sona ermesinden itibaren 15 gün içinde teslim edilmesi gerekmesine rağmen teslim edilmediğini, sözleşmenin 25. maddesine göre cezai şart isteminin doğduğunu, sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, şimdilik tüplerin iade edilmemesi nedeniyle 5.000,00 TL, kar mahrumiyeti olarak 5.000,00 TL ve cezai şart olarak da 5.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000 TL’nin fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın iki adet cezai şart tazminatı niteliğinde olan ve ayrıca mahrum kaldığı kara ilişkin talebinin yersiz olduğunu, makbuzlardaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, davacının kar mahrumiyetinin söz konusu olmadığı gibi talep edilen cezai şartın da yerinde olmadığını savunarak davanın reddi ile haksız çıkmaları halinde davacıda bulunan nakit teminat ve depozito bedellerinin mahsubunu istemiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda davacının alacaklı olduğunun belirlendiği, rapora karşı davalı yanca herhangi bir beyanda bulunulmayarak konu hakkındaki raporun kesinleştiği, buna karşı davalı yanca 08/04/2014 günlü dilekçe ile rapora karşı itiraz edilmiş ise de, açıklanan hususların alınan rapor karşısında yerinde olmadığı, alınan raporda istemlerin değerlendirildiği, davanın davacı yanca ıslah edilmediği gerekçesi ile davanın kabulü ile tüplerin iade edilmemesinden dolayı 5.000,00 TL, kar kaybı olarak 5.000,00 TL, cezai şart olarak 5.000,00 TL, toplam 15.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 14/03/2014 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, mahkeme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında bayilik sözleşmesine bağlı akdi ilişki bulunmaktadır. Davacı akdi ilişkinin dayanağı olarak 2010 tarihli sözleşme ibraz etmiş, ancak davalı bu sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını, akdi ilişkinin daha eski tarihli sözleşmeye bağlı olarak devam ettiğini beyan etmiştir. Öncelikle uyuşmazlığın çözümünde hangi sözleşmenin uygulanacağının belirlenmesi gerekir. Bu belirleme yapılmadan davacının talebi doğrultusunda inceleme yapılarak karar verilmesi isabetsizdir.
Diğer yandan davacı tarafından alacak dayanağı olarak gösterilen depozito ve teslim makbuzları altındaki teslim alan imzası da davalı tarafından inkar edildiğinden bu makbuzlar üzerindeki imzaların incelenmesi gerekli olup, tüplerin davalıya teslim edildiğini davacı taraf kanıtlamakla yükümlüdür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda sözleşmelerde cezai şart kararlaştırılmış ise, cezai şarttan indirim yapılmayacağı kuraldır. Ne var ki, hüküm altına alınacak cezai şart taraflardan birinin ticari faaliyetini sonlandıracak ve de mahvına neden olacak nitelikte ise indirim yapılabilir. Bu yönün gözetilmemiş olması da isabetsizdir.
Ayrıca davalı taraf bilirkişi raporuna gerekçelerini göstermek sureti ile itiraz etmiştir. Bu itirazlar konusunda yukarıda açıklanan hususlar da gözetilerek bir inceleme yapılması gerekirken yazılı şekilde yeterli denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, davalının davacı nezdinde bulunan depozito bedellerinin varsa davacı alacağından mahsubu istemi konusunda da bir değerlendirme yapılmamış olması da kabul şekli ile hatalıdır.
Bu durumda mahkemece tarafların iddia ve savunmaları, davalı tarafın bilirkişi raporuna yapmış olduğu itiraz ve diğer imza itirazları hep birlikte değerlendirilerek, gerektiğinde konularında uzman yeni oluşturulacak bilirkişi kurullarından rapor alınarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.