YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12402
KARAR NO : 2014/16245
KARAR TARİHİ : 13.11.2014
MAHKEMESİ : İstanbul (Kapatılan) 39. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/11/2012
NUMARASI : 2011/393-2012/267
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. R.. T.. gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, davalı şirketin taşınmaz maliki, davalı Y.. Y..’ın bayi olduğunu, diğer davalının da davalı şirketin borçlarını ödeme taahhüdünde bulunduğunu, 01.11.2005 tarihinde imzalanan protokole göre, dava konusu yerde taraflar arasında 15 yıl süreli bir dikey ilişki tesis edilmesinin kararlaştırıldığını, Rekabet Kurulu kararları uyarınca 18.09.2010’dan itibaren dikey anlaşmanın geçersiz hale geldiğini, müvekkilinin dikey anlaşmanın başlangıçta öngörülen süre kadar devam edeceği nazara alınarak yapılan sabit yatırım bedelinin geçersiz ve müvekkili şirket tarafından kullanılamayacak intifa süresine karşılık gelen kısmının 18.09.2010 tarihi itibariyle güncellenmiş değerinin 53.617 TL olduğunu belirterek bu tutarın 18.09.2010’dan itibaren avans faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Y.. Y.. ve Y.. Turizm. Tic. ve San. A.Ş. vekili, davacı lehine (15) yıllık intifa hakkı tesis edildiğini, akaryakıt satışında kullanılmak üzere gerekli alet, edevat ve malzemelerin müvekkiline davacı tarafından verildiğini, protokolün 2 numaralı ekindeki giydirme işlerini de davacının yaptırdığını, giydirme öncesi inşaat ve tadilat işlerinin müvekkilince yapıldığını, davacı yana çekilen 11.02.2011 tarihli ihtarda müvekkilinin 0,00 TL borcu bulunduğunun bildirildiğini, ruhsatın iptal edilmesi nedeniyle istasyonda yaklaşık (4) senedir satış yapılmadığını, davacının pompa, market rafları gibi birçok ekipmanı söküp geri aldığını, ortaya çıkan durumun tamamen mevzuattan kaynaklandığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının yaptığı sabit yatırım bedellerini geri isteyebilmesi için taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin ya davacı tarafından haklı nedenle feshi ya da davalı tarafından haksız olarak feshi gerektiği, oysa sözleşmenin feshedilmeyip Rekabet Kurulu’nun 2002/2 sayılı tebliğinde öngörülen sürenin dolmuş olması nedeniyle geçersiz hale geldiği inancıyla sona erdiğinden davacının sabit yatırım bedelini talep edemeyeceği ve davalının sabit yatırım bedelini iade etme yükümlülüğü olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, bayilik sözleşmesi nedeniyle davacı tarafından yapıldığı ve davalı tarafından kullanıldığı iddia olunan sabit yatırım bedellerinin davacı tarafından kullanılamayacak süreye karşılık gelen kısmının güncellenmiş değerinin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 10.10.2005 ve 05.04.2006 tarihli sözleşmelerle 5 yıl süreli bayilik ilişkisinin kurulduğu, ancak istasyona ruhsat alınamaması nedeniyle sözleşmenin hukuken yürürlüğe girmediği anlaşılmaktadır. Davacı sözleşmeler uyarınca ve sözleşme süresine güvenerek yaptığını belirttiği harcama kalemlerini 06.12.2011 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde belirtmiştir.
Bu durumda mahkemece, taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak davacı yanca iddia edilen yatırımların yapılıp yapılmadığı, yapılan yatırımların sökülüp götürülmesinin mümkün olup olmadığı, bu yatırımların davalı tarafça ticari işlerinin devamı için kullanılıp kullanılmadığı, bir başka deyişle anılan kalıcı yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı, eğer değer katmış ise bunun davacı tarafça talep edilebileceği hususları üzerinde durularak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.