Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/1203 E. 2014/7509 K. 16.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1203
KARAR NO : 2014/7509
KARAR TARİHİ : 16.04.2014

MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2013
NUMARASI : 2011/45-2013/310

Taraflar arasındaki maddi tazminat – alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili, temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle reddine dair verilen ek karardan sonra ise katılma yoluyla da davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili; taraflar arasında distribütör firma yetkili satıcı sözleşmesi ve satış sözleşmesi akdedildiğini, davalının davacıya ait bölgede bizzat satış yaptığını, davalının sözleşmelere aykırı davrandığını, sözleşmelerin feshedildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL maddi tazminat ile 5.000 TL prim alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği gibi davacının sözleşmeyle üstlendiği teminat senedi verme borcunu yerine getirmediği, aldığı mal karşılığında düzenlediği çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle temerrüde düştüğü ve sözleşmelerdeki edemlerini yerine getirmediği, sözleşmelerin davalı tarafından feshedilmesinin haklı nedene dayandığı, davacının maddi tazminata hak kazanmadığı, prim sözleşmesindeki oranlara göre hesaplama yapıldığında davacının 9.492 TL prim alacağının doğduğu, taleple bağlı kalınacağı gerekçesiyle maddi tazminata ilişkin davanın reddine, prim alacağına ilişkin davanın kabulü ile 5.000 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı yan iş bu davasında davalıdan 15.04.2009 tarihli (A grubu) gübre yetkili satıcı sözleşmesi ve 01.07.2009 tarihli distribütör firma yetkili satıcı sözleşmesine dayanarak 10.000 TL. maddi tazminat ile 08.12.2009 ve 10.11.2009 tarihli prim sözleşmelerine dayanarak 5.000 TL. prim alacağı talebinde bulunmuştur.
Davalı yan ise, davacının yetkili satıcı sözleşmelerinin gereğinin yerine getirmediğini, bu nedenle ticari ilişkinin sonlandırıldığını, prim sözleşmelerindeki edimlerin de yerine getirilmediğini bildirmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında 2 kök, 1 ek rapor alınmıştır.
21.02.2013 tarihli hukukçu bilirkişiden alınan raporda; davacının sözleşme ile üstlendiği edimlerini yerine getirmediği, davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, bu nedenle davalının davacının bölgesinde yaptığı satış nedeniyle davacının elde edeceği 1.606,80 TL. kar kaybını davalıdan isteyemeyeceği, dava dışı şirkete satılan gübrelerin davacının satış bölgesi dışında başka bölgelere sevkinin sağlandığı, bu nedenle davacının prim alacağının da doğmadığı belirtilmiştir.
30.10.2012 havale tarihli mali müşavir bilirkişiden alınan ek raporda; davalının davacının bölgesinde yaptığı satışlar nedeniyle davacının 7.047,49 TL. kar mahrumiyetinin oluştuğu belirtilmiştir. 10.07.2013 tarihli hukukçu ve mali müşavir bilirkişiden alınan raporda; davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, 01.07.2009 tarihli sözleşme kapsamında davacının 9.492 TL. prim alacak hakkının doğduğu, bu sözleşmede prim hesaplanmasına dair hüküm bulunmadığından 08.12. 2009 tarihli prim sözleşmesi emsal alınarak hesaplama yapıldığı, 10.11.2009 ve 08.12.2009 tarihli prim sözleşmeleri bakımından davacının bir prim alacağına hak kazanmadığı belirtilmiştir.
Alınan tüm bilirkişi raporlarına, gerekçeleri de belirtilmek suretiyle taraf vekillerince itiraz edilmiştir.
Mahkemece 10.07.2013 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de, anılan rapor prim alacağı yönünden kendi içerisinde çelişkili olduğu gibi, 1. bilirkişi kök ve ek raporu ile de çelişkili olup ayrıntılı ve Yargıtay denetimine de elverişli değildir.
Hal böyle olunca mahkemece yapılması gereken iş, yeni bir bilirkişi kurulundan, raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek ve taraf vekillerinin alınan bilirkişi raporlarına itirazlarını karşılayacak şekilde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir hüküm kurulmasından ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraflar vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.