YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11893
KARAR NO : 2014/17278
KARAR TARİHİ : 02.12.2014
MAHKEMESİ : Kayseri(Kapatılan) 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/01/2014
NUMARASI : 2012/108-2014/24
DAVACI : E.. K.. vek. Av. Ö.. G..
DAVALI : A.. O..
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı tarafından iki adet çeke dayalı olarak Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün 2006/1937 sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ancak takibe konu çekleri müvekkilinin keşide etmediğini, imzanın ona ait olmadığını belirterek, müvekkilinin dava konusu çeklerden dolayı borcunun olmadığının tespitine ve maaşından kesilen tutarların istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kardeşi olan A.. K.. ve onun ortağı olan E.. K..’ a 60.000-TL civarında mal satışı yaptığını, bu şahısların malların karşılığı olarak dava konusu çeklerin A.. K..’nın kardeşi olan davacı E.. K.. keşideli olduğunu söyleyerek kendisine ciro ettiklerini, çeklerdeki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığını bilmesinin sözkonusu olmadığını, bu şahısların borcun bir kısmını ödediklerini, kalan 47.600-TL’sini ödemediklerini, bunun üzerine icra takibine geçtiğini, davacının 2006 yılında yine Asliye Ticaret Mahkemesinde aynı nitelikte bir dava açtığını ve takip etmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/279 E. sayılı dosyası ile davaya konu çeklerin de aralarında bulunduğu çeklerde imza inkarına dayanılarak Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’ nün 2006/1937 ve 2006/1939 sayılı dosyalarından yapılan takipler için menfi tespit davası açılmış olduğu, sözkonusu davanın 28/04/2008 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı vekilinin 09/12/2011 tarihinde kararın tebliğe çıkartılmasını talep ettiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği, daha önceden açılan ve açılmamış sayılmasına karar verilen dava kesinleşmeden işbu mahkemede aynı konuda dava açılmış olduğu, HMK 114/I maddesine göre derdestliğin dava şartı olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği, usul hükümlerinin derhal yürürlüğe girdiği gerekçeleriyle, davanın derdestlik dava şartı dikkate alınarak HMK 114/1.maddesi uyarında usulden reddine, davacı tarafın talebi üzerine icra veznesindeki paranın davalı alacaklıya ödenmesinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği ve bu karar infaz edildiğinden İİK 72/4. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının %40’ı oranında (8.000-TL) tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın açılmamış sayılması kararı temyizi kabil niteliktedir. Ancak, derdestlik yönünden kararın temyiz edilmeyerek veya temyiz aşamasından geçerek kesinleşmesini aramaya gerek yoktur. Burada davaların takipsiz bırakılmasını önlemek amacı güdülmüştür. Bu itibarla, davanın taraflarca takip edilmemesi sebebiyle dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 ay içinde dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına ilişkin oluşan tüm yasal hüküm ve sonuçlar başkaca bir işleme bağlı olmadan doğrudan doğruya yürürlük kazanır. Derdestlik, dosyanın işlemden kaldırılması halinde, devam eden süreçte davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği durumda işlemden kaldırma tarihinden itibaren 3 aylık süre ile sınırlı olmalıdır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Ancak bu hükümler davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların salt doğumu ile kendiliğinden ortadan kalkar ve derdest olmaktan çıkar. Zamanaşımını kesme etkisi dahi sona erer.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 18.09.1996 gün ve 1996/1-19-461-607 sayılı kararında bu hususu açıkça belirtmiştir.
Bu durumda davanın esasının incelenmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir..
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.