Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/11675 E. 2014/16178 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11675
KARAR NO : 2014/16178
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

MAHKEMESİ : İzmir(Kapatılan) 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/03/2014
NUMARASI : 2012/113-2014/85

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı temlik alan vekili ve davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2006/7401 sayılı dosyasındaki alacağın, sahte kimlikle, kimliği belirsiz kişilerce bankadan açılan kredi hesabına ilişkin olduğunu, müvekkilinin bu borçla alakasının olmadığını, bu bankaya hiç gitmediğini, hiç hesabı olmadığını, hiç kredi çekmediğini ve imza atmadığını, icra takibindeki adreslerin müvekkilinin adresi olmadığından haberi olmadığını ve itiraz edemediğini, müvekkilinin hakkındaki icra takiplerini Aralık 2009’da bir icra dosyasından maaşına gelen haciz nedeniyle öğrendiğini, icra dosyaları için menfi tespit davaları açılmaya başlandığını belirterek müvekkilin konu icra takibi ve takip sonucu verilmiş aciz vesikası ile ilgili borcunun olmadığının tespitine , takibin ve aciz vesikasının iptaline, müvekkilinin mağdur olmaması için teminatsız olarak tedbiren icra takibinin durdurulmasına, %40’dan az olmamak üzere haksız icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı temlik alan G.. A.. vekili, açılan davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, reddinin gerektiğini, davacının iddialarının kötü niyetli olarak borçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, kredi veren Fortisbank ile D.. Ayakkabı Çanta Ürünleri San. Tic. Ltd.Şti, arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davacı D.. İ.. tarafından iş bu sözleşmenin kefil sıfatıyla imzalandığını, borçlular hakkında icra takibi yapıldığını ve sonucunda 14.10.2009 tarihinde aciz vesikası alındığını, konunun yargılamayı gerektirdiğini, davacının tazminat isteminin yasal dayanaktan yoksun olup haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunu, burada asıl zarara uğrayanın temlik eden banka, dolayısıyla müvekkili şirket olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2006/7401 esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 19.12.2005 tarih, 20.000,00 TL bedelli kredi sözleşmesinde davacının müşterek borçlu müteselsil kefil olarak gösterildiği ismi altındaki imzanın davacıya ait olmadığının anlaşıldığı, davacının 17.102,74 TL’den sorumlu olmadığı ve bu miktar itibariyle davalıya borçlu olmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, mahkeme kararı davalı-temlik alan vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
(1) Davacı vekilinin katılma yolu ile verdiği temyiz dilekçesinin süresinde olmadığı, temyiz defterine kaydedilmediği ve harcının da ikmal edilmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin temyiz isteminin bu nedenle reddi gerekmiştir.
(2) Hükme esas alınan raporlar mukayese belgeler açısından yeterli incelemeyi içermediği gibi, hangi belgelerin mukayese belge olarak kabul edildiği de rapor içeriğinden tam olarak anlaşılamamaktadır. Bu nedenle mahkemece, davacının gerek sözleşme tarihinden önce (yakın tarihli), gerekse sözleşme tarihinden sonra (yakın tarihli) attığı samimi imza asıllarının toplanarak, takip dayanağı sözleşmedeki ve diğer belgelerdeki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda yeterli incelemeyi ve değerlendirmeyi içeren bir bilirkişi raporu (Adli Tıp Kurumu, Grafoloji Uzmanı, vs.) aldırılarak, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.