YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11641
KARAR NO : 2014/13007
KARAR TARİHİ : 08.09.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2012/314-2013/401
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan olan yedieminlik ücreti alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlattığını, davalı bankanın itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yedieminlik ücretinin ne şekilde ödeneceğinin mevzuatta belli olduğunu, alacaklıdan haciz yolu ile yedieminlik ücretinin talep edilemeyeceğini, muhafaza müddeti sonunda hesap edilecek yedieminlik ücretinin mahcuz malın icra ve iflas dairelerinde takdir edilecek değerinin yüzde otuzunu geçemeyeceğini, istenen ücretin fahiş olduğunu savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı vekilinin yedieminlik ücretiyle ilgili haciz tutanağını imzalarken günlük 10,00 TL ücret ödenmesini, bununla ilgili ileride hiçbir dava açmayacağını kabul ettiği, davacıya ait yedieminlik deposunun resmi depo olmadığı, sözleşme serbestisi nedeniyle yapılan bu sözleşmenin geçerli olduğu, malların depoda 331 gün kaldığı ve buna göre 3.310,00 TL yedieminlik ücreti ödenmesi gerektiği gerekçesi ile, davanın kabulüne ve itirazın iptaline, takibin devamına ve alacak likit olduğundan alacağın % 20’si kadar icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, mahkeme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yedieminlik ücretinin tahsili istemi ile başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemi olup, dosya kapsamına göre, davacının ve davalının tacir oldukları anlaşılmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 4. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. TTK’nın 26/6/2012 tarih ve 6335 sayılı Yasanın 2. maddesi ile değişik 5. maddesinde; asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme altına alınmıştır.
Somut olayda, eldeki dava, 17.09.2012 tarihinde açılmıştır.
Her ne kadar yerel mahkeme tarafından yargılama yapılarak davanın esası hakkında karar verilmiş ise de, uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğduğu ve TTK’nın 4. maddesine göre, davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği, davanın açılış tarihi itibari ile TTK’nın 5. maddesine göre, ticaret mahkemesi ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,peşin harcın istek halinde iadesine, 08.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.