Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/11567 E. 2014/14126 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11567
KARAR NO : 2014/14126
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

MAHKEMESİ : Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 19/03/2014
NUMARASI : 2011/326-2014/118

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili, genel kredi sözleşmesine formalite olarak müvekkilinin imza attığını, müşterek borçlu ve müteselsil kefalet şerhinin 2. sayfasında ne bankanın adı ne de kefil olunan miktarla ilgili hiçbir kaydın söz konusu olmayıp, geçerli bir kefalet sözleşmesi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre 818 Sayılı Borçlar Kanunu’ nun 484. maddesi uyarınca kefaletin geçerli olabilmesi için sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumluluk miktarınında açıkça belirtilmesinin şart olup, somut olayda takibe dayanak olan 10.05.2006 tarihli kredi sözleşmesinde, kredi tutarı birinci sayfada belirlenmişse de, kefillerin imzalarının bulunduğu sayfada kefalet miktarının belirlenmediği gibi, kredi tutarına da atıfta bulunulmadığı, bu nedenle geçerli bir kefaletin varlığından söz edilemeyeceği ve davacı bankanın, kefilin sorumluluğuna yönelmesinin mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında takip ve dava konusu alacağın dayanağı 10.05.2006 tarih 1.000.000 YTL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’ nun 484 maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerliliği, yazılı olmasına ve kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın sözleşmede belirlenmiş olması koşuluna bağlıdır. Takip dayanağı 10.05.2006 tarihli genel kredi sözleşmesinde kredi limitinin 1.000.000 YTL olduğu açıkça gösterilmiş olup, 12/04/1944 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına göre kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın mevcudiyeti anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, kredi limitinin aynı zamanda kefalet sorumluluğunu belirlediği düşünülerek bir karar vermek gerekirken kefilin sorumlu olduğu miktarın belirlenmediği şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı T.. A… vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.