YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11489
KARAR NO : 2014/13645
KARAR TARİHİ : 17.09.2014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2006
NUMARASI : 2005/110-2006/121
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacılar vekili, müvekkilleri aleyhine davalı yanca bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, dava dışı S S.B.. Sitesi Konut Yapı Kooperatifinin müvekkili şirkete vermeyi taahhüt ettiği dairelerden birinin noterde düzenlenen kooperatif üyelik hakkı devir sözleşmesi ile davalıya satışının yapıldığını, ancak taşınmazının devrinin gerçekleştirilemediğini, davalının mağdur olmaması için müvekkili şirket kaşeli ve şirket yetkilisi müvekkili Ö.K.’ ın imzasına havi dava konusu teminat bonosunun düzenlendiğini, bononun arkasına da “daire satışına karşılık teminat olarak verilmiştir.” ibaresinin yazıldığını, bu ibarenin sonradan daksil ile silinmiş olduğunu, tahrifat nedeni ile davalı hakkında ceza soruşturması başlatıldığını, müvekkilleri Ömer ve Ö..K’ ın bonoda şahsi imzalarının bulunmadığını ileri sürerek bonoya dayalı icra takibinden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu bononun müvekkilinin davacılardan satın aldığı daireye karşılık olarak verilen bedel için düzenlendiğini, teminat bonosu olmadığını, davacıların iddialarını yazılı delillerle ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddine ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda, dava konusu bono metninden borçlu davacı şirket olup, diğer davacı gerçek kişilerin bono borçlusu olmadıkları anlaşıldığı, bununla birlikte gerçek kişi davacıların bonoda şahsi imzaları bulunmasa da kendilerine yöneltilen takibe itiraz etmedikleri, bu itibarla takip hukuku çerçevesinde borçlu sıfatı kazandıkları, adı geçen davacıların temel hukuki ilişkiye diğer davacı şirket ile birlikte katıldıkları ceza yargılamasındaki beyanlarından sabit olduğu, dolayısıyla bono bedelinden sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava bonoya dayalı icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı gerçek kişiler Ö. K. ve Ö.K.’ın dava konusu bonoda herhangi bir sıfatlarının bulunmadığı halde somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle adı geçen davacıların bu bono bedelinden sorumlu olduklarının kabulü ile aleyhlerinde yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar Ömer Karadal ve Özer Karadal yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.