Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/10860 E. 2014/14136 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10860
KARAR NO : 2014/14136
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2013/287-2013/295

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, dava dışı S. Temizlik Kağıtları Pla. Amb. Malz. San ve tic. Ltd. Şti ile davalı banka arasında düzenlenen 30.10.2006 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesini müvekkilinin müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, müvekkilinin daha sonra borçlu şirketin ortaklığından ayrılarak 11.06.2007 tarihli ihtarnameyi davalıya göndererek kefalet ilişkisinden istifa ettiğini, bundan sonra doğacak borçlardan sorumlu olmayacağını bildirdiğini, davalı bankanın 08.06.2007 tarihinde dava dışı şirketle yeni bir genel kredi ve teminat sözleşmesi akdederek yeni kefaletler aldığını, bu sözleşmede müvekkilinin kefaletinin bulunmadığını, davalı bankanın 10.07.2009 tarihli ihtarname ile hesabın kat edildiğini bildirerek 70.329,84 TL’ nin ödenmesini istediğini, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2009/1642 D.İş sayılı tespit dosyasındaki bilirkişi raporuna göre ihtar tarihi itibariyle dava dışı şirketin 15.716,80 TL riskinin bulunduğunu, cari hesabın müvekkilinin kefaletten rücu beyanından sonra sıfırlandığını, müvekkilinin imzasını taşımayan kredi sözleşmelerinden dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını belirterek müvekkilinin davalı banka ile akdetmiş olduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, tek taraflı irade beyanıyla kefaletten kurtulmanın mümkün olmadığını, davacının sorumluluğunun devam ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının imzasının bulunduğu 30.10.2006 tarihli sözleşmeden dolayı borçlu bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 10.12.2012 günlü ilamıyla davacının imzası bulunan 30.10.2006 tarihli kredi sözleşmesine kefaletinden kaynaklanan borcundan sorumlu olduğu, mahkemece davalı bankanın takip tarihi itibariyle 30.10.2006 tarihli sözleşmeden kaynaklanan alacağı saptanıp takip konusu yapılan miktardan daha az bir miktarı bulunması halinde davacının aradaki farktan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmadan sonra, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve ek bilirkişi raporuna göre, davacının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu sözleşmenin limitinin 150.000 TL olduğu, 30.10.2006 tarihli sözleşmeden dolayı davalı bankanın 93.408,35 TL alacaklı olup davacının bu tutardan sorumlu olduğu, bu tutarın kefalet limitinden tenzili ile davacının 56.591,65 TL’ den borçlu olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davacının 30.10.2006 tarihli sözleşme nedeniyle 19.10.2009 takip tarihi itibariyle 56.591,65 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyulmuş ise de bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira hükmüne uyulan Dairemiz bozma ilamında davalı bankanın takip tarihindeki alacağı saptanıp takip konusu miktardan daha az olması halinde aradaki farktan davacının sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğine değinilmiştir.
Davalı banka 19.10.2009 tarihinde başlattığı takipte davacıdan 68.629,84 TL asıl alacak, 25.013,95 TL işlemiş faiz, 1.250,69 TL faizin %5 gider vergisi ve 220,52 TL noter masrafı olmak üzere toplam 95.115 TL istemiştir. Bozmadan sonra alınan ek raporda ise davalı bankanın takip tarihi itibariyle 68.698,52 TL asıl alacak, 23.323,15 TL işlemiş faiz, 1.166,16 TL faizin %5 gider vergisi ve 220,52 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 93.408,35 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek takipte istenen tutarla takip tarihinde saptanan alacak arasındaki tutar kadar davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi dava dilekçesinde dava değeri 54.613,84 TL gösterildiği halde 56.591,65 TL üzerinden hüküm kurulması da talep aşımı mahiyetinde olup usule aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.