Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/10822 E. 2015/1076 K. 27.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10822
KARAR NO : 2015/1076
KARAR TARİHİ : 27.01.2015

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin oğlu…un hakim ortağı ve müdürü olduğu….Şti.’nin davalı banka ile imzaladığı genel kredi sözleşmesine müvekkilinin kefil olduğunu, teminat bonosu verdiğini ve ayrıca ipotek tesis ettiğini, ancak gördüğü lüzum üzerine teminat vermekten vazgeçtiğini bankaya bildirdiğini, bankanın ancak tüm borçların ödenmesi halinde teminatların iade edilebileceğini belirtmesi nedeniyle müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan tüm borçları ödediği, ancak bankanın ….Şti.’ne yeniden kredi kullandırdığını ve bonoyu tahsile çalıştığını belirterek müvekkilinin bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, bononun teminat bonosu olarak verilmediğini, bu yönde bir kayıt veya belge olmadığını, davacının tek taraflı iradesi ile kefaletten rücu edemeyeceğini, bononun illetten mücerret olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 25.01.2011 tarihli sözleşmenin 9.maddesine göre bononun teminat amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği, davacının 18.02.2011 tarihli dilekçesiyle kefaletten rücu iradesini ortaya koyduğu, bankanın o tarihte bildirdiği borcun ödenmesi nedeniyle davacının kefaletten doğan tüm borçlarının sona ereceğinin 6098 sayılı TBK’nun 598 ve 599.maddeleri ve MK’nun 2.maddesi uyarınca kabul edilmesi gerektiği belirtilerek, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı vekilinin tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davacı vekili bononun teminat amacıyla verildiğini iddia etmiş, davalı taraf ise bononun teminat amacıyla verilmediğini, bonoda teminat amacıyla verildiğine dair bir kayıt olmadığını savunmuştur. Bono “kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini” içermektedir. Bunun aksini iddia eden davacı tarafın bononun teminat amacıyla verildiğini HMK’nun 200’üncü maddesi uyarınca senetle ispat etmesi gerekir. Bonoda belli bir hukuki ilişkinin teminatı olduğuna dair açıklık bulunmadığı gibi genel kredi sözleşmesinin 9’uncu maddesinde bankanın teminat alabileceğinin belirtilmiş olması da bononun teminat amacıyla verildiğini tek başına ispat etmeye yeterli değildir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yerinde olmayan gerekçelerle menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.