Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/1075 E. 2014/16705 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1075
KARAR NO : 2014/16705
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. S.. O.. ile davalı vekili Av. …’un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin 29.10.2000 ile 30.07.2008 tarihleri arasında pazarlamacı statüsünde … … Pazarlama’da işçi olarak çalıştığını, davalının babasına ait olan bu işyerinde çalıştığı sırada diğer işçilerle birlikte müvekkilinden de hile ve tehditle teminat için bono alındığını, davalının babasına karşı işçilik alacaklarından dolayı dava açılması üzerine boş bononun davalı tarafından doldurularak icra takibine girişildiğini belirterek, müvekkilinin takip konusu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya cevabında, bononun müvekkilinden alınan para karşılığında davacı tarafından verildiğini, teminat amacıyla alınmadığını, ispat yükünün davacıya ait olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, menfi tespit davasında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklıya ait olduğu, davalı tarafın bononun veriliş nedeninin ”elden nakit olarak verilen para” eklinde ifade edildiği, bonodaki ispat kaydının davalı alacaklı tarafından değişikliğe uğratıldığı, bu nedenle ispat yükünün davalı alacaklıya düştüğü, davacının işçilik alacakları için 18.06.2012 tarihinde dava açtıktan sonra imzalı boş bononun doldurularak 22.07.2012 tarihinde icra takibine konulduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, dava ve takip konusu bononun taraflar arasındaki iş akdine ilişkin hukuki ilişki çerçevesinde, hile ve tehdit ile alındığı, ayrıca teminat amaçlı olarak boş şekilde imzalatıldığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Öncelikle dava dilekçesinde iddia edilen vakıalara göre bononun hile ve tehdit ile alındığı konusundaki ispat yükü davacıya ait olup, davacının davalının babasına ait işyerinde çalışması taraflar arasında iş akdi olduğu anlamına da gelmez. Bononun teminat amacıyla boş şekilde imzalatılıp, üzerinin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının ise, davalı yanın tanık dinletilmesine muvafakati bulunmaması nedeniyle HMK’nun 200’üncü maddesine göre davacı yan tarafından senetle ispat edilmesi gerekir. Öte yandan bononun bedel kısmında “nakden” kaydı bulunmakta olup, bu ibare bononun nakit para karşılığında verildiği anlamına gelmektedir. Davalı vekili de bononun ödünç para karşılığında düzenlendiğini savunduğuna göre, bononun veriliş nedeni talil edilmemiştir. Bu sebeple mahkemece, davalının senedin veriliş nedenini talil ettiği gerekçesi ile ispat yükünün tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.