Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/10712 E. 2014/16983 K. 26.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10712
KARAR NO : 2014/16983
KARAR TARİHİ : 26.11.2014

MAHKEMESİ : Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2010/528-2013/514

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince süresi içinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı, davalı bankaca kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayalı olarak aleyhine takip başlatılmış ise de kendisinin kefil olarak sözleşme imzalamadığını, kredi asıl borçlularıyla akraba olması nedeniyle sorumlu tutulmak istendiğini belirterek, icra takibine konu banka isteminden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı iddialarının doğru olmadığını, takibe konu kredi borcundan dolayı sorumlu olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava dışı şirket ile davacı banka arasında akdolunan 30.06.2005 tarihli kredi sözleşmesinde davacının kefil olarak yer aldığı gibi ayrıca 27.06.2005 tarihli resmi senetle davacı banka yararına taşınmazı üzerinde ipotek tesis ettirdiğini, böylece hem kefil hem de ipotek veren sıfatıyla kredi borcundan sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı banka tarafından icra takip dosyasına dayanak olarak herhangi bir kredi sözleşmesi sunulmadığı gibi, takibe dayanak olarak ibraz edilen 04.07.2007 tarihli ihtarnamede ise alacağın temeli olarak 14.03.2006 ve 30.06.2005 tarihli iki ayrı genel kredi taahhütnamesinden bahsedildiği, ancak takip alacağının hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı açıklanmamıştır. Dosyaya delil olarak sunulan iki ayrı sözleşmeden sadece 30.06.2005 tarihli olanında davacının kefil sıfatıyla yer aldığı, ancak diğer sözleşmede bir imzası bulunmadığı görülmektedir.
Bu olgular karşısında davacının takip borcundan sorumlu olup olmadığının tespitine yönelik olarak mahkemece anılan sözleşmeler de gözetilerek ve banka ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle bankanın kredi alacağı bulunup bulunmadığı, var ise hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve miktarının ne olduğu hususlarının tespit ettirilerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.