Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/10660 E. 2014/13059 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10660
KARAR NO : 2014/13059
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 31. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07/10/2013
NUMARASI : 2012/46-2013/241

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 01/04/2004 tarihli protokolün 8.maddesi uyarınca müvekkilinin davalının maliki olduğu akaryakıt satış yeri için inkişaf bedeli olarak 86.000,00 TL borç verdiğini, aynı hükme göre borcun 65.000,00 TL’sinin taraflar arasında akdedilecek olan bayiilik sözleşmesinin hitamını takip eden 2 iş günü içinde geri ödeneceğinin kararlaştırıldığını, taraflar arasındaki bayiilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararları doğrultusunda öngörülenden erken sonlandığını ancak davalının protokole aykırı olarak söz konusu borcu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında 2003 yılında akdedilen söz konusu protokolün konusunu müvekkili tarafından davacı lehine 16 yıl süre ile intifa hakkı tesis edilmesi ve akaryakıt bayiilik sözleşmesi akdedilmesi hususlarının oluşturduğunu, müvekkilinin 2006 yılında davacı ile organik bağ içinde olan dava dışı Petrol Ofisi firması ile sözleşmeye devam ettiğini ve tapuda davacı adına kayıtlı olan intifa hakkının terkin edilerek Petrol Ofisi adına düzenlendiğini, dolayısıyla protokol hükümlerinin ortadan kalktığını, davacının talebinin kabulünün açıkça sebepsiz zenginleşme teşkil edeceğini, kaldı ki protokolün 2002/2 sayılı tebliğe aykırı olması nedeniyle yapıldığı tarihte dahi geçerli olmadığını, ayrıca söz konusu bedelin hibe niteliğinde teşvik yatırımından ibaret olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; Rekabet Kurulu’nun 05/03/2009 tarihli kararı gereği taraflar arasındaki sözleşmenin 18/09/2010 tarihinde sona erdiği, taraflar arasında akdedilen protokolün 8.maddesi gereği sözleşme uyarınca davacının borç olarak vermiş olduğu 65.000,00 TL’nin sözleşmenin sona ermesini müteakip 2 iş günü içinde davacıya iade edilmesi gerektiği ancak iade edilmediği, davalının söz konusu bedeli almadığı yönünde bir savunmasının olmadığı, buna göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 65.000,00 TL asıl alacak ve 3.527,81 TL işlemiş faiz alacağının olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporu ayrıntılı inceleme içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Bu durumda mahkemece konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyeti aracılığıyla iddia, savunma, dosyaya sunulan 01/04/2004 tarihli protokol ve 21/11/2006 tarihli bayiilik sözleşmesi çerçevesinde önceki rapora yönelik itirazlar değerlendirilmek suretiyle ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli inceleme yapılıp rapor alındıktan sonra deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştiir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.