YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10549
KARAR NO : 2014/16523
KARAR TARİHİ : 19.11.2014
MAHKEMESİ : Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/01/2014
NUMARASI : 2013/605-2014/82
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalının icra takibine konu ettiği bonodaki borçlu imzasının müvekkiline ait olmadığını, taraflar arasında bir ticari ilişkinin mal alışverişinin bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline %40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının arıcılık yaptığını, müvekkilinin davacıya 1200 torba şeker sattığını bu nedenle davacının söz konusu senedi verdiğini belirterek davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, benimsenen 25.06.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre; imzanın davacının eli mahsulü olduğu anlaşıldığından davanın reddine, %40 tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş ve Dairemiz Bozma ilamında özetle, “..dosya kapsamında alınan 29.03.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu ile hükme esas alınan rapor arasında çelişki doğduğundan ve davacı tarafça hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz edilerek raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması talep edildiğinden uyuşmazlığın çözümlenmesi yönünden sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden imza incelemesi konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada bozma sonrası alınan 3 kişilik bilirkişi heyetinin 28.11.2013 tarihli raporunda incelemeye konu senet üzerindeki imzaların davacının elinden çıkmasının kuvvetle mümkün ve muhtemel olduğunun belirtilmiş ve takibe dayanak senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu gerekçesiyle davanın reddine ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak üç kişilik bir bilirkişi heyetinden imza incelemesi ile ilgili yeni bir rapor alınmış ise de alınan 28.11.2013 tarihli raporda “tetkike konu senet üzerinde bulunan imzaların N.. Ş.. elinden çıkmış olması kuvvetle mümkün ve muhtemel olarak değerlendirildiği, daha ileri derecede kanaat beyanında bulunulabilmesinin mümkün olmadığı” belirtilmiş olmakla söz konusu ihtimale dayalı rapor hüküm kurmaya elverişli objektif ve bilimsel anlamda yeterli görülmemiştir. O halde mahkemece HMK’nın 211. maddesi gereği imzası inkar edilen bono aslı celbedildikten sonra davacı-borçlunun uyuşmazlık konusu bono tanzim tarihinden öncesine ve sonrasına ait yeterli sayıda imza örneklerinin getirtilerek konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyeti vasıtasıyla imza incelemesi yaptırılıp alınacak rapor doğrultusunda sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurmaya ve denetime elverişsiz rapora itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.