YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1049
KARAR NO : 2014/17144
KARAR TARİHİ : 01.12.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2013
NUMARASI : 2013/69-2013/172
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av… gelmiş, diğer taraf gelmediğinden, onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R –
Davacı vekili, 16.05.2002 tarihli protokol ile taraflar arasında akaryakıt istasyonu bayilik ilişkisi tesis edildiğini, protokolün 8.maddesinde de düzenlendiği gibi davalıya 400.000.00 TL.borç verildiğini, buna göre taşınmaz üzerinde müvekkili lehine intifa hakkı ve ipotek tesis edildiğini, davalı gerçek kişi olarak bayilik faaliyetini sürdürürken davalının R.. O.. Akaryakıt İnş.ve Dış Tic.Ltd.Şti.ünvanlı bir şirket kurduğunu ve bu şirketle 28.06.2007 tarihli 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmenin 22.06.2012 tarihli ihtarname ile 28.06.2012 tarihinde sonlandırıldığını, davalı yanın talebi üzerine intifanın terkini için vekaletname verildiğini, intifanın 01.08.2012’de sonlandırıldığını, protokolün “Feshin Sonuçları”başlıklı 14.maddesinin dd bendi gereğince müvekkilinin verdiği borcun 06.08.2012’de muacceliyet kesbettiğini ileri sürerek davalıya borç olarak ödenen 400.000.00 TL.nin 06.08.2012’den itibaren değişen oranlarda avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin 1977 yılından beri devam ettiğini, iddiaya konu ödemenin hibe olarak yapıldığını, bayilik ilişkisinin Rekabet Kurulu kararı ile son bulduğunu, davacı yanın talep etmiş olduğu alacağını müvekkilinden almış olduğu 2022 vadeli bono ile güvence altına aldığını, vadeden önce talepte bulunulamayacağını, davacının olumsuz tutumu ve yasal gereklilik sonucu sözleşmenin feshedildiğini, intifa hakkının bizzat davacı tarafından terkin edildiğini, davacının dayanak yaptığı 16.05.2002 tarihli protokolün 28.06.2007 tarihli bayilik sözleşmesi ile son bulduğunu, yeni sözleşmelerde söz konusu alacaktan hiç söz edilmediğini, tüm alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde davacının dava konusu yaptığı 400.000.00 TL.yi davalı tarafa verdiği zaman ondan aynı miktarlı 15.05.2022 vadeli bir senet aldığı ve senedin vadesinin henüz dolmadığı ve vadesinin dolması içinde yaklaşık 9 yıllık bir sürenin bulunduğu, iş bu davanın zamansız açıldığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu paranın taraflar arasında düzenlenen 16.05.2002 tarihli protokolün “Borç”başlıklı 8.maddesine dayanılarak borç olarak verildiği ve bunun karşılığında 400.000.00 TL.miktarlı (eski para ile 400.000.000.000 TL.) senet alındığı senede protokolün 8.maddesinde belirtildiği gibi 15.05.2022 vade tarihinin yazılmış olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Aynı protokolün 6.maddesinde 20 yıl süreli intifa hakkı tesis edileceği de kararlaştırılmıştır. Buradan da anlaşılacağı üzere gerek protokolün 8.maddesinde belirtilen tarih gerekse protokol uyarınca düzenlenen ve teminat niteliğinde olduğu anlaşılan senedin vade tarihinin intifa hakkının protokole göre sona ereceği 20 yıllık sürenin son bulduğu tarih olduğu görülmektedir. Başka bir anlatımla protokolün 8.maddesindeki tarih ile senetteki vade tarihinin intifa süresi gözetilerek konulduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan bu sözleşmeden sonra davacı ile davalının kurucusu bulunduğu R.. O.. Akaryakıt İnş.ve Dış Tic.Ltd.Şti.arasında 28.06.2007 tarihli 5 yıl süreli yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığı ve yeni sözleşmenin süresi sonunda bayii tarafından feshedildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davacı ile dava dışı şirket arasında 28.06.2007 tarihli yeni sözleşmenin imzalanması ile birlikte taraflar arasındaki 16.05.2002 tarihli sözleşmenin fiilen feshedilip edilmediği hususunun somut olay bakımından tartışılıp değerlendirilmesi ve taraflar arasındaki sözleşmenin 14/dd.maddesindeki feshin sonuçları ile ilgili hükmün davanın sonucuna etkisi tartışılarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmesi gerekirken mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.