YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10459
KARAR NO : 2014/13532
KARAR TARİHİ : 16.09.2014
MAHKEMESİ : Diyarbakır 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/02/2014
NUMARASI : 2012/594-2014/322
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı kurum arasında imzalanan sözleşme uyarınca müvekkil şirketin 14.12.2011 tarihinde 71.247,60-TL bedelli fatura ile yine 10.02.2012 tarihli 71.247,60-TL bedelli iki fatura karşılığında davalı kuruma ürün teslim ettiğini, alacağın vadesi gelmesine rağmen davalı kurumun ödeme yapmaması nedeniyle davalıya ihtarname gönderdiklerini, gelen cevabi yazıda ödemenin sıraya alındığının belirtildiği, ancak ne zaman ödeme yapılacağına ilişkin tarih verilmediğini, davalı kurumun bağış yapanlara ödemede öncelik tanıyarak bağışa zorladığını, borcun muaccel olmasına rağmen ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine Diyarbakır 7. İcra Müdürlüğü’ nün 2012/3277 sayılı dosyasından icra takibi yaptıklarını, davalının takipte borcu kabul ettiğini, ancak nakdi ödeneğinin olmamasından bahisle haksız olarak itiraz ederek takibi durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, borca bir itirazlarının olmadığını, ancak sözleşmeye ve kamu mevzuatına göre borç muaccel olmadığı halde takip yapıldığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 12. maddesinde, işletmenin nakit mevcudunun yeterli olmaması halinde muhasebe kayıtlarına alınma sırasına göre ödeneceğinin düzenlendiğini, müvekkili kurum tarafından da sözleşmeye uygun olarak davacının faturalarının yevmiye kayıtlarına alınarak ödeme planına işlendiğini, burada uygulanacak mevzuatın 5018 S. Kamu Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile bağlı yönetmelik ve genelgeleri olduğunu, buna göre yevmiye kayıtlarına alınma sırasına göre ödeme yapılacağını, davacının da ihale sonucu yapılan sözleşmenin 12. maddesine göre ödeme yapılacağını kabul ederek sözleşmeyi imzaladığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasındaki mal alım sözleşmesinin ödeme yeri ve şartları başlıklı 12. maddesi uyarınca ürüne ait muayene ve kabul komisyon tutanağının, komisyon tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere en geç 30 gün içinde taahhuka bağlanacağı, bu tarihten başlamak üzere 30 gün içinde de ödeme yapılacağının düzenlendiği, 14/12/2011 tarihli faturaya ilişkin kesin kabul tarihinin 19/12/2011 olup, ödeme ve faiz başlangıç tarihinin 19/02/2012 tarihi olduğu, 10/02/2012 tarihli faturaya ilişkin kesin kabul tarihinin 14/02/2012 olup ödeme ve faiz başlangıç tarihinin 14/04/2012 tarihi olduğu, davacının ihtarnamesinin 04/06/2012′ de tebliğ edildiği, davacı tarafından da buna göre işlemiş faiz talep edildiği, bilirkişi tarafından işlemiş faiz alacağının 3.491,13-TL (2.778,66+712,47) olarak hesaplandığı gerekçeleriyle, sübut bulan davanın kabulü ile, Diyarbakır 7. İcra Müdürlüğü’ nün 2012/3277 sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit olduğundan asıl alacak miktarı 142.495,20-TL’nin %20’sine tekabül eden 28.499-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükme esas alınan mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenmiş bilirkişi kök ve ek raporu, Yargıtay denetimine elverişli olmadığı gibi, özellikle dava konusu alacağın faiz hesaplamasına dair kendi içinde çelişkiler içermektedir. Davalı, gerekçeleri de gösterilmek suretiyle rapora itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece konusunda uzman yeni bir bilirkişiden ya da bilirkişi kurulundan, iddia ve savunma çerçevesinde davalının rapora itirazları da gözetilerek tüm delliller hep birlikte irdelenip değerlendirilmek suretiyle ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmediği gibi, davalı D.. M..’ nün 2547 S. Yasa’nın 56.maddesi gereğince harçtan muaf olduğu gözetilmeden davalı aleyhine bu yönde hüküm kurulması da isabetsizdir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 16.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.