YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10415
KARAR NO : 2014/16972
KARAR TARİHİ : 26.11.2014
MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 30. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/09/2013
NUMARASI : 2011/44-2013/253
Taraflar arasındaki menfi tespit-kayıt kabul davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne birleşen kayıt-kabul davasının reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, müvekkili şirketleri temsil yetkisi bulunan Y..T..’nun 26.6.2003 tarihinde hisselerini satarak ayrıldığını, temsilcinin imzaladığı 4 adet bononun daha sonra takip konusu yapıldığını, müvekkili şirketlerin bu senetlerden dolayı borcu bulunmadığını, senetlerin şirket kayıtlarında yer almadığını ileri sürerek 2004/3171 sayılı dosyadan takip konusu yapılan 1.000.000 Euro bedelli senetten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili cevabında, senedi davacı şirketler adına imzalayan Yorgi Toprakcıoğlu’nun senetlerin tanzim tarihinde yetkili temsilci olduğunu, temsilciye verilen borç paralar karşılığında senetlerin düzenlendiğini, şirket kayıtlarında yer almamasının alacağın bulunmadığı anlamına gelmediğini belirterek davanın reddini istemiş, birleşen dava dosyasında ve icra takibine konu senet nedeniyle İstanbul İflas Müdürlüğü’ne yapmış oldukları başvurunun reddedildiğini ileri sürerek senetten doğan alacaklarının iflas masasına kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacı şirketler ile davalı arasında alacak borç ilişkisi bulunmadığı, şirketlerin kayıtlarında dava konusu bononun yer almadığı, bonoyu imzalayan temsilcinin şirketlerdeki hisselerini devredip ayrıldığı, davalının paraları şirketlere değil şirket temsilcisine verdiği, bu nedenle şirketlerinin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davacıların dava konusu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan Dairemiz bozma ilamında “Davalı hakkında İstanbul 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/161 Esas sayılı dosyasında ceza davası açıldığı ve dava sonucunda verilecek kararın bu davayı etkileyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece ceza davasının sonucu beklenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” denilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; iş bu davada davalı olan K.. N..’un ve davacı şirketlerin bir dönem yöneticiliğini yapan temsilci Y.. T..’nun sanık sıfatıyla yargılandıkları İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/23 E. sayılı dosyasından dava konusu bonoyu sahte olarak düzenlemek suçundan mahkumiyetlerine dair verilen 10.02.2012 tarihli ve 2010/23. E-2012/20 K. sayılı kararının sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 21.03.2013 tarihli ve 2012/3249 E. 4634 K. sayılı kararı ile sanıklar müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine denilerek mahkeme kararının eski 765 sayılı Yasanın 29. maddesi ile yeni 5237 sayılı Yasa’nın 61. maddesi hükmü de nazara alınarak sanıklar hakkında cezanın miktarı yönünden lehe kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinden bahisle bozularak yerel mahkemesine gönderildiği anlaşılmış olup bu durumda davalı ile bir dönem davacı şirketlerin yöneticiliğini yapmış Yorgi Toprakçıoğlu’nun danışıklı olarak sahte senet düzenlemek suçunu işlediklerinin kesinleştiği, bu halde davalıların davacı şirketlerin gerçekte borçlu olmadıkları halde davacıları borçlandırdıkları gerekçesiyle asıl dava olan menfi tespit davasının kabulüne, birleşen kayıt-kabul davasının reddine, senedin imza tarihinde Y.. T.. ‘nun şirket yetkilisi de olması göz önüne alınarak davacı yararına kötü niyet tazminatı verilmesine yer olmadığına, kaldı ki mahkemece verilen 07.03.2006 tarihli ilk hüküm davacı vekilince temyiz edilmekle davalı yararına bu aşamada usuli kazanılmış hak teşkil ettiğinden inkar tazminatı tayin etme imkanı bulunmadığı anlaşılmakla tazminat talebinin de reddine karar verilmiş, birleşen davada asıl davanın davalısı tarafından aynı senetle ilgili olarak davacı M.. S.. B.. lehine açmış olduğu kayıt kabul davasının yukarıda açıklanan gerekçeler çerçevesinde reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, asıl davanın davalısı-birleşen davanın davacısının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Asıl davanın davacılarının-birleşen davanın davalılarının temyiz itirazları ise İİK’nın 72/5. maddesinde düzenlenen kötü niyet tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile bu yöndeki istemin reddine karar verilmiş ise de hükmüne uyulan Dairemiz 22.02.2007 tarihli bozma ilamında sonuç kısmında “davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına” denilmiş olup davacılar vekilinin bozma ilamına esas ilk hükme yönelik kötü niyet tazminatına ilişkin temyiz itirazları anılan bozma ilamında incelenip değerlendirilmediğinden davalı aleyhine kötü niyet tazminatı verilmeyeceğine dair usulü kazanılmış hak oluşmadığı gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile davacıların bu yöndeki taleplerinin reddi doğru görülmemiştir. Kaldı ki, davalının davacılar hakkında icra takibine ve davaya konu senedi sahte olarak tanzim etmek suçunu işlediği mahkeme kararı ile sabittir. Bu durumda asıl davanın davacıları lehine yasal koşulları oluştuğundan İİK’nın 72/5. maddesi hükmü uyarınca kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davanın davalısı birleşen davanın davacısı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davanın davacıları birleşen davanın davalıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.