Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2014/10100 E. 2014/14312 K. 29.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10100
KARAR NO : 2014/14312
KARAR TARİHİ : 29.09.2014

MAHKEMESİ : Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2012/82-2013/587

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalı banka ile dava dışı L. E. arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin müvekkili tarafından kefil sıfatıyla imzalandığını, ayrıca müvekkil adına kayıtlı olan bir taşınmaz üzerine davalı banka lehine 200.000,00 TL limitli üst sınır ipoteği tesis edildiğini, 262.549,54 TL takip çıkışı ile kredi borcunun ödenmediğinden bahisle müvekkilinin taşınmazı hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, ancak söz konusu icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, zira ipoteğin üst sınır ipoteği olduğunu, ancak ipotek resmi senedinde ”200.000,00 TL ve buna ek olarak ” denilerek faiz, vergi ve sair masraf kalemlerinin ipotek limitine eklenerek limit ipoteğinin anapara ipoteğine dönüştürülmeye çalışıldığını, dolayısıyla davalı banka alacağı 200.000,00 TL’den fazla olsa bile müvekkilinin bu tutarın üzerindeki takip tutarı kadar borçlu olmayacağını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin takip tarihi itibariyle 10.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 26/11/2013 havale tarihli dilekçesi ile, talep sonucunu ıslah ettiklerini belirterek ipotek limiti olan 200.000,00 TL üzerindeki takip kısmı olan 62.549,00 TL’den müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, yapılan takipte usul ve yasaya aykırı bir durumun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; dava konusu ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu, TMK’nın 875.maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, gecikme faizi, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan borcun toplam miktarının bu limiti aşmasının olanaklı olmadığı, borçlunun sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktarla sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu, bu bakımdan üst sınır ipoteği kurulurken akit tablosunda üst sınır belirlenmesi yapıldıktan sonra “bu meblağa ilaveten” denilmek suretiyle ilave yapma olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu ipoteğin üst sınır ipoteği olmayıp anapara ipoteği olduğu ipotek akit tablosu içeriğinden anlaşılmaktadır. Buna rağmen mahkemece ipoteğin üst sınır ipoteği olarak kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 29.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.