Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/9373 E. 2014/7117 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9373
KARAR NO : 2014/7117
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 44. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2013
NUMARASI : 2011/300-2013/64

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vek. Av. B.. S.. gelmiş, diğer davacılar tarafından kimse gelmemiş olduğundan onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacılar vekili, davadışı B…..Ltd. Şti.’nin 1999 yılında Rusya’ya ihracat yaptığını, Rusya’daki müşterisinin İktisat Bankası-Bakırköy şubesinde bulunan şirket hesabına 9.873,20 USD havale gönderdiğini, paranın şirket hesabına geçip, şirket tarafından çekildiğini, davalı bankanın şirketin izin ve onayını almadan tasarruf hakkı bulunmadığı halde havale bedelini iade ettiğini bildirdiğini,şirketin tasfiyeye girerek ortadan kalktığını, hesap şirket adına olduğu halde davalı bankanın şirket yetkilileri olan davacılar aleyhine icra takibine başladığını, davalının zararı var ise kendi kusurundan kaynaklandığı gibi davacılardan da bir talepte bulunamayacağını belirterek, icra takip dosyasından dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, İktisat Bankası Bakırköy müşterisi olan dava dışı B….. Ltd. Şti.’ye Garanti Bankası Moskova’dan muhabir The Bank Of New York ve Deutsche Bank Trust aracılığıyla 23.03.1999 tarihinde 9.873,20 USD’lik havale gönderildiğini, banka şubesinin havale tutarını sehven muhabir banka yerine İktisat Moskova’nın hesabından düşerek firma hesabına yatırıp, B….. Ltd. Şti. ‘nin yetkilisine ödeme yaptığını, muhabir banka yerine İktisat Bankası Moskova’ya havale parasının iadesi ve müşteriye ödenmesi sonucu banka nezdinde açık oluştuğunun 09.03.2004 tarihli teftiş raporu ile tespit edildiğini, banka kayıtlarında tespit edilen açık dolayısıyla hatalı işlem doğrultusunda B….. Ltd. Şti’ye 22.06.2004 tarihinde ihtarname keşide edilip, şirket aleyhine takibe başlandığını, bu takipten sonuç alınamayınca şirket yetkilileri-davacılar aleyhine iş bu davaya konu icra takibine başlandığını, olayda sebepsiz zenginleşme olduğunu, işlemin sehven yapılmasının sonucu değiştirmeyeceğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, icra dosyası, dava dışı B….. Ltd. Şti.’nin ticaret sicili kaydı, banka kayıtları, bilirkişi raporu toplanan delillere göre, davalı yanca dava dışı B…. Ltd. Şti.’ye ödenen bedeli şirket ortakları, yetkilileri olmaları nedeniyle davacılardan talep etme hakkı bulunmadığı, dava dışı B….. Ltd. Şti.’ye yanlış ödeme yapılmış ise muhatabının da şirket olup, şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesinin de şirket yetkililerine başvuruda bulunma hakkı vermeyeceği, davalı yanın öncelikle şirketin ihyası ile ticaret siciline kaydından sonra alacağını şirketten talep etmesi gerektiği, doğrudan davacılar aleyhine icra takibi yapamayacağı, aksi halde dahi havale edilen meblağın havale alıcısı hesabına geçmesinden sonra tasarruf hak ve yetkisi havale alıcısına geçtiğinden, onun muvafakatı alınmadan havale tutarının gönderene iade edilemeyeceği, dolayısıyla tasfiye edilen şirketin rızası olmaksızın gönderici bankanın talimatıyla havale bedelini iade etme sorumluluğunda davalı bankaya ait olduğu, bu itibarla da takibin hatalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne davacıların icra takip dosyası nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Davacı yan iş bu davasında aleyhine girişilen İstanbul 3. İcra Müdürlüğü’nün 2010/27065 sayılı takip dosyasından borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Anılan icra dosyasında davalı tarafın talep ettiği tutar toplam : 28.663,71 USD karşılığı 36.365,64 YTL olarak gösterilmiş olup, yargılama sırasında harç bu miktar üzerinden davacı tarafa tamamlattırılmıştır. Hal böyle olunca davacılar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin bu miktar esas alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanması gerekir iken fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi davalının harçtan muaf olduğu (5411 s. K. 140. madde) gözden kaçırılarak yazılı olduğu şekilde harçla sorumlu tutulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının oy çokluğu ile reddine, (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle hükmün oybirliği ile BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 10.04.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

– KARŞI OY YAZISI –

Davalı yan İstanbul 3. İcra Müdürlüğü’nün 2010/27065 sayılı dosyası ile 01.10.2007 tarihinde takibe başlamış, bu takibe karşı iş bu dava dosyası davacıları, anılan takip dosyası borçlularının borca ve ferilerine karşı itirazda bulunmaları üzerine takip durmuştur. Bundan sonra davacılar 21.01.2011 tarihinde menfi tespit davasını açmışlardır. İtirazla duran takibin yeniden yürüyebilmesi için takip alacaklısının İ.İ.K.’nın 67. maddesi hükmü gereğince itirazın iptali davası açarak lehine bir karar alması gerekir. Takip borçluları, bu menfi tespit davasının davacıları açılacak bu itirazın iptali davasında menfi tespit davasında ileri sürdükleri iddialarını savunma olarak ileri sürme hakkına sahiptirler. Bu nedenle davacıların icra takibine itirazlarından sonra menfi tespit davası açmalarında hukuki yararları bulunmamaktadır.
Mahkemece, açıklanan bu yön gözetilmeden işin esasına girilmesi doğru olmadğı gibi sayın çoğunluğun da bu yönü bozma nedeni yapmamış olmaları görüşlerine katılamadığımızdan Dairemizin (1) nolu bentteki sayın çoğunluğun ”diğer temyiz itirazlarının reddi” görüşlerine katılamıyoruz. 10.04.2014