YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8124
KARAR NO : 2014/5658
KARAR TARİHİ : 24.03.2014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2013
NUMARASI : 2010/556-2013/135
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. M. S.. B.. ile davalı vek. Av. Y.. E..’nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 10 yıl süren distribütörlük ilişkisi bulunduğunu, davalının sebepsiz olarak taraflar arasındaki ticari ilişkiye son vermesi nedeniyle müvekkili şirkete maddi ve manevi zarar verdiğini, müvekkilinin beklemediği bu durum nedeniyle ciro kaybı olduğunu, ticari ilişkinin devam edeceği düşüncesiyle çeşitli yatırımlar yaptığını, ticari kurallara uymadan sözleşmenin feshedildiğini belirterek 250.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 03.09.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 660.305,43 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, davacı şirket ortakları dağıtımını üstlendikleri ürünlerle ilgili rakip bir şirkette faaliyet yürüttüklerini, davacı haksız rekabet içinde kendi ürünlerini satmaya çalışırken, müvekkilinin ürünlerinin pazarlamasını aksattığını, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda: Taraflar arasında 28.04.2000 tarihinden 2009 yılı sonlarına kadar yazılı olmayan distribütörlük ilişkisi bulunduğu, davalının bu ilişkiyi fesih ihbarnamesi ve önel vermeksizin sonlandırdığı, davalı şirketin bu ticari ilişkiyi haklı sebeple feshettiği yönünde yeterli bir delilin sunulmadığı, davacının fesih nedeniyle 2010 yılındaki satışları ve kârının önceki yıllara göre azaldığı ve davacı şirketin buna bağlı olarak ciro ve kar kaybına uğradığı ve bu itibarla da davalının davacının mahrum kaldığı gelir kaybını tazmin etmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 660.305,43 TL kar mahrumiyetinin tahsiline, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı ilişkinin davalı ürünlerinin pazarlanması şeklinde devam ettiği, dosya içeriği ile sabittir. Davacı yan iş bu davasında davalı yanca bu ilişkinin haksız olarak feshedilip sonlandırıldığını, bu nedenle uğradığı maddi ve manevi zararın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı yan ise, taraflar arasında uzun süreli ticari ilişki bulunduğunu, davacının kendilerine ait ürünleri pazarladığı ve ne var ki davacının son süreçte aynı alanda faaliyet göstermeye başlayıp, kendisine ait ürünlerin pazarlanmasını yaptığı, bariz bir şekilde ürünlerinin pazarlama ve satışında büyük düşüşler gözlenerek ilişkinin sonlandırıldığını savunmuştur.
Yapılan bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davacının talepte bulunabilmesinin ana kuralı davalının ticari ilişkiyi tek taraflı ve haksız olarak sonlandırılmasına bağlıdır. Alınan ve hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda bu yön üzerinde durulmamış, değerlendirilmemiş eksik inceleme ile görüş bildirilmiştir. Kaldı ki hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilecek konularda bilirkişiye gidilemez. (HUMK 273, HMK 266/1 cümle 2) Şayet, toplanan deliller sonucu; davalının ticari ilişkiyi sonlandırmasının haksız olduğu kanısına varılıyorsa bundan sonra, davacının talep edebileceği, kar mahrumiyetinin belirlenmesi yönünden rapor alınmalıdır. Kaldı ki bu yönde yapılacak incelemede de davacı yanın ürünlerin pazarlanması için yapmak zorunda kaldığı giderler, amortisman bedelleri de düşülerek, makul fesih önelinin ne olabileceğinin karar yerinde tartışılıp gerekçelendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu yönler gözetilmeden yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.