Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/7818 E. 2013/11101 K. 13.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7818
KARAR NO : 2013/11101
KARAR TARİHİ : 13.06.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi-tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan alt bayilik sözleşmesinin siparişler başlıklı hükmü uyarınca müvekkili şirket tarafından yazılı olarak verilen siparişlerin davalı şirket tarafından geçerli bir sebep olmadıkça tamamen karşılanma yükümlülüğü bulunduğunu, ancak müvekkili şirket tarafından siparişlerin yazılı olarak davalıya iletilmesine rağmen 3 haftalık süre boyunca dikkate alınmayarak müvekkili şirketin sözleşmeye konu ürün taleplerinin yerine getirilmediğini, davalının ifa yükümlülüğüne aykırı hareket ederek sözleşmeyi ihlal ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalıya ihtarname keşide edildiğini, bu ihtarla cezai şart isteneceğinin bildirildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin imzalandığı 09/09/2008 tarihinden itibaren müvekkili şirketin sözleşme ile belirlenen yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı tarafın ise sözleşmenin sona erdirildiği hususunu haklı kılacak hiçbir hukuki sebebi bulunmadığını ve anılan sözleşmeyi haksız feshettiğini belirterek, sözleşmenin süresinden 3,5 ay önce haksız feshi sebebi ile mahrum kalınan 3,5 aylık kazanca karşılık gelen 24.500,00 TL ile fazlaya ilişkin tüm hak ve talepleri saklı kalmak kaydı ile cezai şarta ilişkin şimdilik 5.500,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL tazminatın ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren ticari reeskont faizi uygulanmak sureti ile davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkili şirket arasında imzalanmış olan alt bayilik sözleşmesinin süresi dolmadan feshedildiğinin iddia edildiğini, bu hususun doğru olmadığını, zira alt bayilik sözleşmesinin müvekkili şirketçe tek taraflı olarak değil, 25/05/2009 tarihinde davacı ile birlikte karşılıklı olarak sona erdirildiğini, taraflar arasındaki alt bayilik sözleşmesinin 10.3. maddesine göre sözleşmenin sona ermesi halinde alt bayi olan davacının ürünleri faturalanan bedel mukabili iade etmekle yükümlü bulunduğunu, davacının da anılan madde hükmüne uygun hareket ederek ürünleri müvekkili şirkete iade ettiğini, davacı yanın sözleşmenin karşılıklı sona ermesi üzerine 20 gün sonra müvekkili şirkete ihtarname keşide ettiğini, buna karşılık verildiğini ve 25/05/2009 tarihinde feshedildiğinin tekrar hatırlatıldığını, davacının ayrıca iyi niyetli olmadığını, haksız tazminat ve cezai şart istemlerinin yerinde bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, alt bayilik sözleşmesinin IX. maddesine göre alt bayinin sözleşmede yer alan hükümlerin herhangi birine riayet etmediği takdirde son 1 aylık cirosu tutarındaki meblağı dağıtıcıya ödemek zorunda olduğu, cezai şart ödemekle yükümlü tarafın alt bayi davacı olduğu, davalı olan dağıtıcıdan cezai şart istenmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının cezai şart isteminin reddine, sözleşmenin feshi açısından ise, sözleşmenin sona erme başlıklı 10.2.1 maddesine göre taraflardan her birinin sözleşme süresinin sona ermesini beklemeksizin 3 ay önceden yazılı bildirimde bulunmak, doğmuş olan yükümlülüklerini yerine getirmek ve varsa borçlarını kapatmak sureti ile sözleşmeyi feshedebileceği, dosya kapsamında sözleşmenin feshi noktasında yazılı şekil şartı yerine getirilmediği için sözleşmenin ayakta kaldığı ve sözleşme devam ettiğinden sipariş yerine getirilmediğinden davacının sözleşmenin yerine getirilmemesinden kaynaklı uğradığı zararın tazmini gerektiği, Mali Müşavir Bilirkişi tarafından yapılan hesaplama ile zararın 14.637,66 TL olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, mahkeme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
(1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
(2) Mahkemece davanın 14.637,66 TL’lik kısmının kabulüne karar verildiği, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken harç miktarının 869,48 TL olduğu, dava açılırken davacı tarafça 405,00 TL peşin harç yatırıldığı, mahkemece hesap hatası yapılarak gerek alınması gereken harç miktarının ve gerekse mahsuptan sonra kalan bakiye harç miktarının yanlış hesaplandığı anlaşılmış ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 6100 Sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin atfı uyarınca 1086 Sayılı HUMK’ un 438/7. maddesine göre düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının harca ilişkin (4) nolu bendinin hükümden tamamen çıkarılarak, yerine “Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 869,48 TL nisbi ilam harcından dava açılırken alındığı anlaşılan 405,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 464,48 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.