Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/7801 E. 2013/11099 K. 13.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7801
KARAR NO : 2013/11099
KARAR TARİHİ : 13.06.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkili şirketin faaliyette bulunduğu hastane binasına davalı …’nın alacaklı, dava dışı … Grup Sağlık Hiz.Tic. …nin borçlu olarak yer aldığı Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün 2012/8673 esas sayılı takip dosyasından hacze gelindiğini belirterek, Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün 2012/8673 esas sayılı takip dosyasından dolayı müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tesbiti ile % 40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, bu süreçte cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalacakları bedeller olur ise davalıdan ödenme tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, icra dosyasında davacının borçlu olarak adının geçmediğini, davacı şirketin haciz işlemi sırasında istihkak iddiasında bulunduğunu, bu iddiası ile ilgili davanın Ankara 13. İcra Hakimliği’nin 2012/548 E. sayılı dosyasında görülmekte olduğunu, bu nedenle davacının davasının öncelikle husumet nedeniyle reddi gerektiğini, sözkonusu takibe takip borçlusunun itiraz etmesi üzerine Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/318 E. sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, davanın müvekkili lehine sonuçlanması üzerine hacze gidildiğini, davacı şirket ile takip borçlusu şirket arasında yapılan işletme devrinin borcun doğumundan sonra olduğunu, haciz talep edilen adresin ödeme emri tebliğ edilen adres olduğunu, davacının Borçlar Kanunu’nun 179. maddesi gereğince sorumlu bulunduğunu, davacı şirket ile takip borçlusu şirketin … isimli kişinin akrabaları ve yakın çevresindeki kişilerin hissedar yapıldığı şirketler olduğunu, alacaklılardan kurtulmanın amaçlandığını, davacı adına kesilmiş faturaların da istihkak iddiası konusunda kullanılmak üzere düzenlenmiş faturalar olduğunu, Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2009/11053 sayılı dosyasında bir başka şirket tarafından adrese hacze gidildiğinde hastanede çalışanların yaka kartlarında halen takip borçlusu şirketin “… Hastanesi” işletme adının yazılı bulunduğunu, Ankara 13. İcra Hakimliği’nin 2012/536 E. sayılı dosyasında da icra memurunun muamelesini şikayet ettiklerini ve mahkemenin icra memurunun İİK’nun 99. maddesi uyarınca uygulamış olduğu haciz işleminin yanlış olduğunu belirleyerek İİK’nun 96-97 maddelerinde öngörülen prosedüre göre işlem yapılmasına karar verdiğini, bu kararın dahi iki şirket arasındaki organik bağı kanıtlamakta olduğunu bildirerek, davanın reddi ile lehlerine % 40 oranında tazminata karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın takip dosyası nedeniyle menfi tesbit davası olduğu, davacının takipte bir sıfatının bulunmadığı, kendisine takip borçlusu olarak husumet yöneltilmediği, kendisinden bir alacak talep edilmediği, takipte haciz uygulaması yapılan malların davacıya mı yoksa takip borçlusuna mı ait olduğu konusunda dosyada bir talep ileri sürülmediği, bu hususta icra mahkemesinde istihkak davası açıldığı ve davanın devam etmekte olduğu, davalının, davacıdan henüz bir alacak talep etmediği, işletme devri dolayısıyla işletmeyi devreden takip borçlusundan olan alacağını davacıdan talep ettiğine dair bir ihtarı ve takibi bulunmadığından, davacının menfi tesbit davası açmasında hukuki yarar koşulunun dava tarihi itibariyle oluşmadığı, davacının icra mahkemesindeki istihkak davasının yanı sıra genel mahkemede de hacze konu mallar için istihkak davası açabileceği, eldeki menfi tesbit davası açısından hukuki yarar koşulunun gerçekleşmediği gerekçesi ile hukuki yarar (dava şartı) yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, mahkeme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
(1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
(2) Mahkemece davanın hukuki yarar (dava şartı) yokluğu nedeni ile usulden reddedildiği, dava usulden reddedildiğine göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesine göre davalı yararına 1.320,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 7.090,00 TL vekalet ücreti takdir edilmiş olması doğru görülmemiş ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 6100 Sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin atfı uyarınca 1086 Sayılı HUMK’ un 438/7. maddesine göre düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının vekalete ilişkin (4) nolu bendinin hükümden tamamen çıkarılarak, yerine “Yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir edilen 1.320,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 13.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.