Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/7758 E. 2014/5285 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7758
KARAR NO : 2014/5285
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2013
NUMARASI : 2009/319-2013/30

Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. H..K.. ile davalı vek. Av. K.. P..ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Dava, cebri icra tehdidi altında tahsil edilen paranın haksız olduğu iddiasına dayalı istirdat istemine ilişkindir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca teslim edilmesi gereken malın teslim edilmemesi nedeniyle davacının tahsil ettiği ön ödemenin iadesi ve tazminat alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazda bulunulmaması üzerine kesinleştiğini ve paranın davacıdan cebri icra yoluyla alındığını, bir usulsüzlük olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, sözleşmenin 5. maddesine göre gümrük masrafları, navlun ve KDV için alıcının %20’lik kısım için teminat senedi vermesinin kararlaştırıldığı, ihtara rağmen davalının bu edimini yerini getirmediği, dolayısıyla davacının bu nedenle malı teslim etmemesinin sözleşmeye uygun olduğu, davalının kusurlu davranışıyla sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçeleriyle ve davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3’üncü maddesinde malların teslim tarihi, sözleşmenin imzalanmasından itibaren gecikme olmaksızın yirmi gün olarak belirlenmiş olup, kesin bir vade belirlenmiştir. Sözleşmenin 5’inci maddesinde ise, gümrük masrafları, navlun ve KDV’nin alıcı davacı tarafından %20’sinin malların gümrüğe girdiği gün ödeneceği öngörülmüştür. Dolayısıyla davalı alıcının; gümrük masrafları, navlun ve KDV’nin %20’sini ödemekle yükümlü tutulabilmesi için öncelikle davacı satıcının sözleşmede öngörülen kesin vadede teslim edilecek şekilde malları gümrüğe getirmiş olması gerekir. Gümrük müşaviri olan bilirkişinin tespitine göre sözleşme konusu mallar 17.2.2009 ve 26.2.2009 tarihlerinde Türkiye Gümrük Bölgesine girmiştir. Dosya içeriğinde bulunan İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğünün 21.12.2010 tarihli yazısında da söz konusu malların gümrük işlemlerine ilişkin ayrıntılı bilgiler yer almaktadır. Mahkemece öncelikle sözleşmede öngörülen kesin vade içerisinde teslim edilecek şekilde malların gümrüğe girip girmediği, sözleşmede öngörülen şekilde ve sürede mallar gümrüğe girmiş ise bu hususun tarafların tacir olması da gözetilerek usulüne uygun şekilde davalı alıcıya bildirilip bildirilmediği üzerinde durulup, sonucuna göre değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.