YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7437
KARAR NO : 2014/5138
KARAR TARİHİ : 17.03.2014
MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2013
NUMARASI : 2012/113-2013/70
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı ve davalı vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av. M.. G.. ile davalı vek. Av. A..C..’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelenin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, davalının icra takibine konu ettiği 30.07.2010 vadeli 20.000,00 TL bedelli bonodan dolayı borcunun bulunmadığını, davalının müvekkiline ait dükkanı kiracı sıfatı ile işlettiğini, müvekkili dükkanı satmaya kalkınca kiracısı olan davalının almak istediğini 20.000 TL peşin 40.000 TL ‘lik kısmı da taksitle ödenmek üzere anlaştıklarını, davalı 20.000 TL peşin verince iyiniyetli müvekkilinin cayma durumunda bu parayı iade edeceğinin garantisi olarak dava konusu senedi verdiğini, davalının daha sonra peyder pey toplam 5.100,00 TL daha ödediğini, satış bedelinin kalanını ödemediği gibi kira borcunu da ifa etmediğini toplam 13.700,00 TL kira borcu biriktiğini, satış bedelinden (60.000 TL) kalan borç (34.900 TL) ve kira borcu toplamı olan 48.600 TL daha ödenmesi karşılığında davalının bir akrabasına tapudan dükkanın devrinin verilmesi konusunda müvekkilini ikna ettiklerini, davalının akrabasının 45.000 TL nakit verdiğini davalının da 3.000 TL’lik senet düzenleyip vermesi üzerine dükkanın tapudan, devrinin yapıldığını, müvekkilince ödenmeyen 3.000 TL ‘lik senet icra takibine konu yapılınca davalının da haksız olarak 20.000 TL’lik senedi icra takibine konu yaptığını ihtiyati haciz sırasında mecburen 5.000 TL ödendiğini ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında dükkan satışı konusunda anlaşmaya varıldığı ve müvekkilince 20.000 TL verildiği hususunun doğru olduğunu ancak dükkan satışı gerçekleşmemesine rağmen davacı parayı iade etmediğinden bu bononun icra takibine konu yapıldığını, davacı yanın dava dilekçesine eklediği kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümündeki özel madde kısmında yazan 20.000 TL ‘lik senetten dolayı hiçbir alacağının olmadığına ilişkin ifadelerin sonradan yazıldığını müvekkili kontratı imzalarken bu kısmın boş olduğunu, müvekkili elinde bulunan kontrat suretinden de bu hususun anlaşılacağını belirterek davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, davacının menfi tespit iddiasının ispatına yönelik tek yazılı delilinin 20.06.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi olduğu, bu kira sözleşmesinin iki nüsha olarak düzenlenmiş olup bir nüshasının davalıda olduğu iddiaya konu şerhin davalının elindeki surette bulunmadığı, davalının bu şerhin bilgisi dışında sonradan yazıldığını savunduğu, Adli Tıp Kurumu Raporuna göre, yazıların yaşı tayin edilemese de iddiaya konu sözleşmedeki şahit, kiraya veren ve özel madde bölümündeki yazıların aynı kalemle kiracı yazısının ve altındaki imzanın farklı bir kalemle yazıldığı hususunun bildirildiği, bu durumda özel madde bölümünün sonradan doldurulduğunun anlaşıldığı gerekçeleri ile ispatlanamayan davanın reddine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı, iddiasını ispat yönünden 20.06.2010 kira başlangıç tarihli kira sözleşmesini ibraz etmiş, bu sözleşmenin özel madde başlıklı kısmında ”30.05.2010 tanzim tarihli 20.07.2010 vade tarihli 20.000 TL bedelli senetten dolayı mal sahibi A.. A..’den hiçbir alacağım yoktur. Senet yanımda yok. Eve gittiğimde iptal edeceğim” ibareleri yazmaktadır. Ayrıca bu sözleşmede davacı vekilinin delil listesinde şahit olarak dinlenmesini istediği U.. Ç..’ın da şahit olarak ismi ve imzası bulunmaktadır. Davalı ise, aynı kira başlangıç tarihli bir başka kira sözleşmesi ibraz etmiş bunda ise davacı yanca ibraz edilen sözleşmedeki yazılar yoktur.
Bu durumda iddia ve savunma keza tarafların ibraz ettikleri kira kontratları gözetilerek açıklanan farklılıklar dikkate alındığında bunların birbirinin sureti olmadığı kabul edilip gerektiğinde davacı yanın ibraz ettiği sözleşmede ismi bulunan U.. Ç..’ın ve dükkanın tapudan satışı yapılan davalının akrabası olduğu belirtilen kişinin de tanık olarak dinlenip tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine , peşin harcın istek halinde iadesine, 17.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.