Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/7353 E. 2014/4725 K. 12.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7353
KARAR NO : 2014/4725
KARAR TARİHİ : 12.03.2014

MAHKEMESİ : Didim(Yenihisar) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2013
NUMARASI : 2012/132-2013/100

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil İ.. T.. ve vek. Av. C.. B.. ile davalı vek. Av. H.. E.. gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan asil ve avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, müvekkilinin borçlu olarak gözüktüğü icra takibine konu senetteki imzanın müvekkili imzası taklit edilmek suretiyle oluşturulan sahte bir imza olduğunu, müvekkilinin senette lehtar olarak gözüken davalıyı tanımadığı gibi aralarında herhangi bir hukuki ilişkinin de bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı Mehmet Bal ile olan arsa satımı sırasında adı geçene senet haline dönüştürülen bir belge imzalayarak verdiğini, ancak bu belgenin imza kısmının adı geçen tarafından alınıp kalan kısmının yırtıldığını, bu imzanın kullanılarak söz konusu senedin düzenlenmiş olabileceğini veya arsa satımı sırasında müvekkilinden hile ile alınan imzalı bir belgenin davalı ile birlikte hareket edilerek senet metnine dönüştürülmüş olabileceğini ileri sürerek icra takibine konu bono nedeniyle müvekkilinin hiçbir borcunun bulunmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafça Didim Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulması üzerine başlatılan soruşturmada alınan raporda senetteki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiğini, senetteki meblağın yüksekliği dikkate alındığından davacının bir anlık hata ile veya hile ile bu senedin imzalatıldığı iddiasına itibar edilemeyeceğini, davacının ileri sürdüğü iddiaları ispatla yükümlü olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; her ne kadar ortada imzası davacı tarafından atılmış unsurları tam olan bir bono var olup bononun sebepten mücerret olduğu bilinse de; icra takibine konu edilen senedin davacı borçludan dava dışı kişilerce hata ve hile yoluyla alınarak davalı alacaklı adına doldurularak takibe konulduğu, davanın tarafları arasında gayrimenkul alım satım sözleşmesinin olmadığı gibi davacının davalıyı da tanımadığı, Didim Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma neticesinde söz konusu olayla ilgili olarak davalı olan İ.. K.. ve dava dışı olup senedi davacı borçludan hile yoluyla aldığı iddia edilen M.. D.. isimli şahıs hakkında özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarından kamu davasının açıldığı, davalının 340.000,00 TL’yi elden davacıya ödediğini de ispat edemediği, bu hususta taraflarına hatırlatılan yemin teklifini de kabul etmeyerek karşı tarafa yemin teklifinde bulunmadıkları, bu nedenlerle davacının dava konusu icra takip dosyası ile ilgili olarak davalıya borçlu olmadığı anlaşıldığından davanın kabulü ile icra takip dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitine, %40 kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, icra takibine konu davacının keşidecisi, davalının lehtarı olduğu bonodaki borçlu imzasının sahte olduğu, davacı imzası taklit edilerek atıldığı, davacının bir anlık hatası sonucu veya hile ile arsa alım satımı sırasında dava dışı M..B..tarafından alınan bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Dosya içeriğinden uyuşmazlık konusu bono nedeniyle Didim Cumhuriyet Başsavcılığınca davalı hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarından 05.03.2013 tarihli ve 2013/149 sy. iddianameyle Didim 2. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davasının açıldığı ve davanın anılan ceza mahkemesinin 2013/125 E. sırasında derdest olduğu sabittir. Dava konusu olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sy. BK’nın 53. maddesi gereği ceza mahkemesinin maddi vakıayı saptayan kararları hukuk hakimini bağlayacağından söz konusu ceza davasının sonucu beklenilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1100,00 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.