Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/5756 E. 2014/3273 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5756
KARAR NO : 2014/3273
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15/11/2012
NUMARASI : 2011/48-2012/227

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av.B. K.. ile davalı vek.Av.A. P..’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalının davacıdan teslim ve satın aldığı mallara ilişkin fatura borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz ettiğini belirterek, asıl alacak tutarı olan 51.349.62 TL.ye yönelik itirazının iptaline, takibin devamına, % 40’tan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, icra takibinde borcun sebebinin cari hesap ekstresi olduğunun gösterildiğini, taraflar arasında cari hesap ilişkisi olup, T.T.K.nun 87 vd.maddeleri gereğince hesap kesilmeden alacağın talep edilemeyeceğini, davacı hesabı kat etmediğinden vadesi gelmiş alacağı olmadığını, davacıya yazılı belge ile toplam değeri 61.000.00 TL.olan (10) adet döküm modeli (kalıplar) teslim edildiğini, bu döküm kalıplarını iade etmesi, aksi halde bedelinin ödenmesinin ihtar edildiğini, davacının cevabi ihtarıyla döküm modellerinin kendisinde olduğunu, cari hesap borcunun ödenmesi halinde iadenin mümkün olabileceğini beyan ettiğini, davalının davacıya takip tarihi itibariyle borcu olmadığını, borçlu olduğu düşünülecek olsa bile davacıda olan ihtara konu alacağın takas ve mahsubunun yapılmasını istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taraflar arasındaki ticari ilişkide davacının davalıya mal satıp teslim ettiği, taraf defterlerinin incelenmesi ile düzenlenen bilirkişi raporları sonunda davalının borcunun 35.731.62 TL.olduğunun anlaşıldığı, davalının davacıya (10) adet döküm kalıbını teslim etmiş olduğunda ihtilaf bulunmadığı, davalının dava açılmadan önce davacıya teslim ettiği döküm kalıplarının iadesi isteminde bulunup, iade edilmeme durumunda bedellerinin tazminini istediği, davacının cevabi ihtarıyla borcun ödenmesi halinde iade edileceğini bildirdiği, davalının yargılama sırasında kalıpların davacı yana iade edilmemesi nedeniyle yenilerini temin etmek durumunda kalınıp, bunun için masraf yapıldığını, sarf edilen bedelin takas ve mahsubunu isteyerek takasa konu ettiği hususun bedel haline geldiği, bu durumda da her iki tarafın alacağının aynı cins yani para alacağı olduğu göz önüne alınarak takasın mümkün olduğu, davadan önce davacının davalıdan alacağı mevcut ise de 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda düzenlenen hapis hakkı hallerinin sınırlı olup, bu konuda davacı alacaklıya tanınmış bir hapis hakkı bulunmadığından davacının döküm kalıplarını iade etmemesinin geçerli bir hukuki sebebe dayanmadığı, somut olayda 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 123.maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı, davacı alacağı olan 35.731.62 TL.den davalıya ait, davacıya teslim edilen döküm kalıplarının bilirkişice tespit olunan takip tarihindeki değerleri olan 35.335.77 TL.nin davacı alacağından mahsubu gerektiği, bu suretle de davacı alacağının 396.25 TL.olarak belirlendiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının 396.25 TL.üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren % 19’u geçmemek üzere avans faizi uygulanarak iptaline, şartları oluşmadığından tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı, cari hesaptan kaynaklanan alacağının ödenmediğini, alacağın tahsili için girişilen icra takibine de itiraz edildiğini belirterek iş bu davada itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı ise, davacıya teslim edilen kalıpların davacıda kaldığını, iddianın aksine davacının değil, davalının alacaklı olduğunu bildirerek takas, mahsup talebi ile birlikte davanın reddini istemiştir.
Yargılama ve toplanan delillerle davacının davalıdan cari hesaba dayalı olarak alacaklı olduğu, davalıya ait olan kalıpların davacıda bulunduğu, davacının keşide ettiği ihtarnameler ve yargılama sırasındaki beyanlarıyla kalıpları cari hesaptan kaynaklanan alacağının ödenmesi halinde iadeye hazır olduğunu devamlı suretle bildirmiş olup, bu hal dosya içeriği ile sabittir. 6272 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda hapis hakkı yoksa Türk Medeni Kanunu’ndaki (TMK.950 ve devamı maddeleri) hapis hakkı uygulanır. Hapis hakkı, bir hak olarak sahibine (davacı tacire) alacağını elde edinceye kadar (alacağı ödeninceye kadar) borçluya ait olup, onun rızasıyla zilyetliğinde bulunan borçlunun menkul eşyasını elinde tutmak, bunları alacağının teminatı olarak alıkoymak ve maliki olan borçluya iadesini reddetmek ve icabı halinde bunu nakde tahvil etmek hakkını bahşeder.
Yapılan bu açıklamalar gözetildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü davacı zilyetliğinde bulunan davalı kalıplarının, davalı yanca cari hesap borcu ödenerek geri alınması noktasında toplandığı, bu durumda da davacı alacağının para, davalının iddia ettiği alacağının ise kalıpların iadesi şeklinde olduğu gözetilip, davacı yanın alacağına karşılık kalıplar üzerinde hapis hakkını da kullandığı nazara alınarak bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.