Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/5557 E. 2013/11061 K. 13.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5557
KARAR NO : 2013/11061
KARAR TARİHİ : 13.06.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete ait işyerinde 07.08.2009 tarihine kadar gayrimenkul pazarlama ve danışmanı olarak davalı şirketin emir ve talimatı altında çalıştığını, taşınmaz alım-satımı gerçekleştirildiğinde tahsil edilen komisyonun işveren davalıya ödenip, davalının da iş akdindeki oran üzerinden tahsil edilen paranın bir kısmını müvekkiline ödediğini, sözleşme yapılırken vade ve miktarları boş olan senetler imzalatıldığını, müvekkilinin 10.08.2009 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshedip, 12.08.2009 tarihli ihtarname ile de senetlerin iadesini talep ettiğini ancak senetlerin iade edilmediğini, takibe konu edildiklerini, müvekkilinin davalıya hiçbir borcu bulunmadığını, takibe konu yapılan toplam 20.000 USD senetlerin taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rekabet etmeme taahhüdünün bir teminatı ve cezai şartı olarak alındığını iddia ederek senetlerin iptal ve iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının tacir olup taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığından görev yönünden reddini, bonoların konusuz kaldığına ilişkin iddianın hukuki dayanağı olmadığını zira, sözkonusu bonoların tüm yasal şekil şartlarını içerir vaziyette müvekkili şirkete teslim edildiğini, bonolara konu alacağın nedeninin 02.01.2006 tarihli sözleşmenin 5. maddesinde yer alan 2. seçenekteki maksimum sistem içeriğinde öngörülen aylık 300 USD tutarındaki yönetici ücretleri ile davacıya nakden verilen borç olduğunu, dava konusu bonoların rekabet etmeme yasağından kaynaklanan cezai şart ile ilgisi bulunmadığını dolayısıyla BK’nun 348/2 maddesinin davada uygulama alanı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre taraflar arasında davalının isim hakkını kullandığı … adı altında faaliyet gösterdiği gayrımenkul danışmanlığı şirketinde, davacının gayrimenkul danışmanı olarak çalışması için sözleşme düzenlendiği ve davacının davalı şirkete gayrimenkul danışmanı olarak kendisi fatura düzenlemek sureti ile tacir gibi çalışmak sureti ile tamamen davalıya bağlı olmadan gayrimenkul danışmanı olarak çalıştığı, taraflar arasındaki ilişkinin iş ilişkisi olmadığı, bağımsız bir sözleşme olduğu, 6 adet senet metninde nakden alındığının yazılı olup, davacının senedin teminat amaçlı olarak verildiğini ispatlaması gerektiği, davacının senedin teminat senedi olarak verildiğini yazılı bir belge ile ispatlayamadığı, tedbir kararı gereğince icra takibinin durdurulduğu ve alacaklının alacağını geç almasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle davacının davasının reddine ve %20 tazminatın davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 13.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.