Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/4935 E. 2014/2044 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4935
KARAR NO : 2014/2044
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

MAHKEMESİ : Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/11/2012
NUMARASI : 2011/51-2012/506

Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı-karşı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş, ancak davalı-karşı davacı vekili bu hükme yönelik tavzih talebinde bulunmuş, mahkemece 14.01.2013 tarihli ek karar ile tavzih isteminin reddine karar verilmiş,bu kararda davalı-karşı davacı vekilince temyiz edilmiş olmakla ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı-karşı davalı vek.Av.İ. B. ile davalı-karşı davacı C.. T.. ve vek.Av.S. A.’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, mısır alımından dolayı toplam 344.700 TL.borçlu olan müvekkillerinin davalıya bu miktarda çek ve bono verdiğini, taraflar arasındaki “Protokol ve İbraname” başlıklı anlaşma ile taşınmaz devri karşılığında davalının müvekkillerini ibra edeceğinin kararlaştırıldığını, ancak taşınmaz devrinin gerçekleşmiş olmasına rağmen icra takiplerine devam edildiğini belirterek müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, icra takiplerine konu borcun 400.000 TL.olduğu konusunda anlaşma sağlandığını, müvekkiline 400.000 TL.değerinde arsanın devredileceğinin taahhüt edilerek devrin gerçekleştiğini, ancak müvekkilinin yapmış olduğu araştırma sonucunda arsanın değerinin 400.000 TL.değil, 75.000 TL.olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle davalıların halen 325.000 TL.borçlu oldukları belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Ayrıca davalı vekili, cevap dilekçesi ile aynı tarihte vermiş olduğu karşı dava dilekçesinde, 06.03.2009 tarihli “Protokol-İbraname”başlıklı sözleşmenin hata ve hile ile alındığını, devir olunan taşınmazın değerinin 75.000 TL.olduğunun ve icra dosyalarındaki borcun sadece 75.000 TL.sinin ödendiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 06.03.2009 tarihli “Protokol-İbraname”başlıklı belge ile aynı tarihte taşınmazın devredilmesine rağmen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan karşı davanın reddi gerektiği gibi davalı-karşı davacının hile iddiasını da ispatlayamadığı gerekçesiyle davalı-karşı davacı tarafından açılan davanın reddine; davacılar hakkında başlatılan icra takiplerine karşılık taraflar arasındaki “Protokol-İbraname”başlıklı sözleşmeye uygun olarak taşınmazın devrinin gerçekleştiği, davacıların edimlerini ifa ettikleri, 14.700 TL.miktarlı bononun ise davalı tarafından yargılama sırasında iade edildiği gerekçeleriyle asıl davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Davalı vekili, temyiz dilekçesini verdikten sonra temyiz sebepleri saklı kalmak kaydıyla dava harçları ile vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını belirterek hükmün tashihi talebinde bulunmuş olup, mahkemece hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tashih yoluyla düzeltilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle istem reddedilmiş, davalı-karşı davacı vekili 14.01.2013 tarihli bu red kararını da temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı vekilinin tashih isteminin reddine ilişkin 14.1.2013 tarihli ek karara yönelik tüm temyiz itirazlarının, asıl hükme yönelik aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava konusu edilen 14.700 TL bedelli bononun yargılama sırasında iade edilmiş olduğu mahkemenin kabulünde olup, bu bono bakımından davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Menfi tespit davası (asıl dava) bakımından; takip tarihi itibarıyla davalı-karşı davacının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı gözetilmeden tazminata mahkum edilmesi doğru olmadığı gibi, harç ve vekâlet ücretinin hesaplanmasında da hataya düşülmesi isabetsizdir.
4-Karşı dava bakımından; 75.000.TL dava değeri gösterilerek bu miktar üzerinden harç yatırıldığına göre, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de bu miktar (75.000. TL) esas alınarak belirlenmesi gerektiğinin göz ardı edilmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle tashih isteminin reddine dair 14.1.2013 tarihli ek kararın ONANMASINA ve asıl hükme yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3), (4) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerden dolayı davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile (asıl) hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı-karşı davacı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak, davalı-karşı davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.