Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/3856 E. 2013/19818 K. 12.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3856
KARAR NO : 2013/19818
KARAR TARİHİ : 12.12.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı ve davacı vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekil avukatları …, … ile davalı vek. Av. … ‘ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Dava, icra takibine konu bononun bedelsizliği ve takip alacaklısı hamilin bile bile senet borçlusunun zararına hareket ettiği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı vekili, bononun sebepten mücerret olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli yetkili hamil sıfatını taşıdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının savcılık aşamasındaki beyanları ile mahkeme huzurundaki beyanlarının çeliştiği, bononun davacı şirket kayıtlarında yer almadığı, senedin şirket işleriyle ilgili olmadığı, şirketi ve diğer ortakları zararlandırmak amacıyla düzenlendiği, bononun iyiniyetli 3. kişi görüntüsü yaratmak amacıyla davalıya ciro edildiği, davalının kızının davacı şirkette staj yapması nedeniyle ortaklar arasında husumet ilişkisini bildiği, dolayısıyla kötüniyetli davrandığı gerekçesi ile davanın kabulüne, davacının 450.000 USD bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, kararı davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı vekili, davalı vekilinin temyiz dilekçesine karşı düzenlediği temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin temyiz itirazlarını ileri sürmüşse de söz konusu dilekçenin HUMK’un 433. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre içinde verilmediği anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddi gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin süreden reddine, (2) numaralı bentte gösterilen sebeple davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 990 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının davalıdan alınmasına, 12.12.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY YAZISI-

Dava, bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup, “hamilin, borçlunun borçlu olmadığını bile bile senedi kötüniyetle iktisap ettiği iddiası” na dayanılarak keşideci tarafından hamil aleyhine açılmıştır. Davanın hukuksal dayanağını, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK.’nun 599.md. hükmü oluşturmaktadır.
Anılan yasa hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle keşideci ile lehdar arasındaki bedelsizlik iddiasının kanıtlanması gerekmektedir. Somut olayda keşideci tarafından lehdar aleyhine bedelsizlik iddiasıyla açılmış bir dava bulunmamaktadır. Keşidecinin lehdara borçlu bulunmadığı kanıtlanmadıkça hamilin senedi iktisabında kötüniyetli olduğunu söylemek, yukarıda belirtilen yasa hükmünün konuluş amacıyla bağdaşmaz.
Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı ve hükmün açıklanan nedenlerle davalı yararına bozulması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılamıyoruz.