Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/19041 E. 2014/2936 K. 13.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19041
KARAR NO : 2014/2936
KARAR TARİHİ : 13.02.2014

MAHKEMESİ : Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2009/441-2013/101

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya iki adet açık fatura ile kimyasal malzeme sattığını, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkiline mal teslim edilmediği gibi hizmet de sunulmadığını, müvekkilinin davacıya borcu olmadığını, aksine 3933 TL. alacaklı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, icra takibine konu edilen faturaların içeriği malların davalıya teslim edildiğinin davacı tanıklarınca beyan edildiği, her ne kadar davalı vekilince tanık dinlenilmesine muvafakat edilmemiş ise de mal teslim edilmesinin fiili ve maddi bir olgu olmasından dolayı tanık dinlenmesinin mümkün olduğu, davalının teslim aldığı mal bedellerini ödediğine dair ödeme belgesi ibraz etmediği gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının itirazının 12.785,52 TL. asıl alacak, 31,52 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.817,04 TL. üzerinden iptaline ve davalının %40 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıya mal satarak teslim ettiğini iddia etmiş, davalı ise davacıdan mal almadığını savunmuştur.
Somut olayda ispat külfeti davacı alacaklı da olup mal tesliminin sevk irsaliyesi, teslim belgesi veya makbuz gibi delillerle ispatı gerekir. Nitekim davacı vekilinin 26.10.2010 havale tarihli dilekçesiyle 9 adet teslim-tesellüm makbuz koçanı sunduğu ve bu belgelerin 22.09.2011 tarihli tutanakla davacı vekili Av. H.. D..’ya iade edildiği, ne var ki anılan belgelerin örneklerinin dosyada mevcut olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Öte yandan hükme esas alınan 01.11.2012 tarihli bilirkişi raporunda da bahse konu bu belgelerdeki imzaların davalı elemanlarına ait olduğunun tespiti halinde davacının davalıdan alacaklı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, davacı vekiline iadesi yapılan teslim-tesellüm makbuz koçanlarının dosyaya sunulmasının sağlanarak söz konusu belgelerde imzalar var ise bu imzaların davalı ya da çalışanlarına ait olup olmadığı üzerinde durularak imzaların inkarı halinde gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece anılan bu yönler gözetilmeden teslimin fiili ve maddi bir vakıa olup tanıkla ispatlanabileceği şeklindeki yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.