Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/19014 E. 2014/15651 K. 28.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19014
KARAR NO : 2014/15651
KARAR TARİHİ : 28.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/06/2013
NUMARASI : 2011/501-2013/143

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vek.Av.E. H. K. gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacılar vekili, müvekkili ile davalı arasında 01.03.2006 tarihinde imzalanan yetkili satıcılık sözleşmesinin 5. maddesine aykırı olarak davalının müvekkili şirket ürünleri dışında ürünler sattığını ve yine aynı madde hükmüne aykırı olarak tüm koleksiyonun en az %75’ini sergilemekle yükümlü olduğu halde müvekkili şirkete ait koleksiyonları almaktan imtina ettiğini, dolayısıyla sözleşmenin 8. maddesinde taahhüt etmiş olduğu ciro taahhüdünü de yerine getiremediğini, davalıya keşide edilen Büyükçekmece 6. Noterliği’nin 03.11.2008 tarihli ihtarnameye rağmen davalının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmemesi üzerine taraflar arasındaki yetkili satıcılık sözleşmesinin anılan Noterliğin 22.01.2009 tarihli ihtarnamesi ile feshedildiğini, sözleşmenin haksız şekilde feshine neden olan davalıdan sözleşmenin 11. maddesi hükmü gereği 50.000 Amerikan Doları cezai şart ile davalı şirketin mağazası için yapılan 62.622,58 TL. dekorasyon bedelinin sözleşmenin 7/c maddesi gereği dava tarihinden itibaren işleyecek aylık %5 temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirdiğini, bu bağlamda başka bir firmaya ait ürün satmadığı gibi davacılara ait koleksiyonun %75’ini mağazasının raflarında sergilediğini, sözleşmede müvekkilinin 5 yıl içinde alması gereken mal miktarını 3 yıl içinde alarak taahhüt ettiği ciroyu gerçekleştirdiğini, bu hususun İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/109 E. sy. dava dosyasında alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davacıların iş bu rapora karşı itirazları olmadığından raporun kesinleştiğini, davacıların müvekkili şirketten bir alacağı olmadığını, aksine müvekkilinin davacılardan alacaklı olduğunu, davacıların dekorasyon bedeli olarak müvekkiline 10.366,19 TL. ödeme yaptıklarını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre; davalı tarafın sözleşmeden doğan ciro taahhüdünü yerine getirdiği, davalının sözleşme şartlarına uygun davrandığı, sözleşmenin haksız feshine sebebiyet vermediği, bu durumda cezai şart talep etme koşullarının oluşmadığı, davacı tarafın mağaza içi dekorasyon bedelini talep etme koşullarının da somut olayda oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan 01.03.2006 tarihli yetkili satıcılık sözleşmesinin 5. maddesinden doğan davalının, davacının koleksiyonundan %75 oranında mal almadığı için 8. maddesindeki ciro taahhüdünü yerine getiremediği, dolayısıyla sözleşmenin haksız feshine sebebiyet verdiği iddiasıyla sözleşmenin 11. maddesi hükmü gereği cezai şart ve 8. maddesi hükmü gereği dekorasyon bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
Davalı vekili, ciro taahhüdünü yerine getirdiğini, müvekkilinin davacılara borçlu olmayıp alacaklı olduğunu ileri sürmüştür.
Uyuşmazlık, dosya kapsamında bir örneği bulunan taraflar arasındaki yetkili satıcılık sözleşmesinin 8. maddesinde düzenlenen ciro taahhüdünün yorumundan doğmaktadır. Bu maddede “Yetkili satıcı, Z. L. ve K. ‘in dekorasyon masrafına katlanmış olması sebebiyle aylık 200.000 TL /12 =16.666 TL ciro taahhüdünde bulunmaktadır. Bu ciro taahhüdünün %50 si perde grubu ürünlerden, %50 kısım da çeyiz grubu ürünlerden oluşmaktadır. Bu ciro hedefi her yılın sonunda Z. L. ve K. tarafından yeniden belirlenerek yetkili satıcıya bildirilecektir. Yetkili satıcının taahhütte bulunduğu aylık ciro hedefini tutturamaması durumunda ya da sözleşmenin süresinden evvel herhangi bir nedenle (gerekçeli ya da gerekçesiz) feshi halinde dekorasyon bedeli borçlunun cari hesaplarına borç kaydedilerek cari hesap ya da hesaplar kesilecek ve cari hesap ya da hesapların kesildiği tarih teminat bonosu ya da bonolarına vade tarihi yazılarak yetkili satıcıdan tahsil edilecektir.” denilmektedir. Görüleceği üzere 8. maddenin devamında ciro hedefinin davacı şirketlerce her yılın sonunda yeniden belirlenip davalı şirkete bildirileceği düzenlenmiş ise de davalıya bu konuda yeni bir bildirimde bulunulmadığı gibi davacıların da bu yönde bir iddiası yoktur. Bu durumda sözleşmenin taraflar arasında yürürlükte olduğu 01.03.2006- 26.01.2009 tarihleri arasında aylık 16.666 TL. davalının ciro taahhüdünde bulunma yükümlülüğü devam etmektedir. Bu maddenin yorumlanmasındaki ihtilaf her ay bu cironun gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği noktasındadır. Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda sözleşmenin yürürlükte kaldığı 35 ay boyunca gerçekleştirilen toplam ciro 35 aya bölünerek ortalama gerçekleştirilen ciro miktarı hesap edilip bulunan bu miktarın sözleşmede belirlenen aylık ciro taahhüdünün üzerinde olduğu kanaatine varılarak davalının edimini yerine getirdiği sonucuna ulaşılmışsa da davalının özellikle sözleşmenin imzalanmasından itibaren 2006 ve 2007 yıllarında ciro hedefini tutturduğu ancak 2008 ve 2009 yılında sözleşmenin ayakta kaldığı 01.01.2009-26.01.2009 tarihleri arasında aylık ciro taahhüdünün altında kaldığı anlaşılmıştır. Bu durumda sözleşmenin 8. maddesinde açıkça “aylık” bazda ciro taahhüdü öngörüldüğünden davalının sözleşmenin yürürlükte kaldığı 35 aylık dönemde her ay bazında bu taahhüdü yerine getirip getirmediği tespit edilmesi ve dönem sonunda eksik ifa yönünden davacının ihtarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekirken sözleşmenin anılan maddesinin hatalı yorumlanarak yapılan yanlış hesaplama sonucunda düzenlenen kök ve ek raporlara itibar edilerek yazılı şekilde davacı vekilinin cezai şart talebinin ve dekorasyon bedelinin tahsili talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. O halde Mahkemece yapılacak iş sözleşmenin anılan hükmü ve davacının kök ve ek raporlara yönelik itirazları da gözetilerek konusunda uzman bir bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacılar yararına takdir edilen 1.100.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.