Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/18652 E. 2014/3199 K. 19.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18652
KARAR NO : 2014/3199
KARAR TARİHİ : 19.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2013
NUMARASI : 2011/476-2013/87

Taraflar arasındaki karşılıklı alacak – menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine birleşen karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı birleşen – davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili asıl davada; müvekkili ile davalılar arasında 09.10.2008 tarihinde hisse senedi alım satıma aracılık sözleşmesi imzalandığını ve aynı gün hisse alımına başlandığını, davalıların iddialarının aksine işlemlerin davalıların bilgisi dahilinde ve yazılı talimatları doğrultusunda 17.12.2008 tarihine kadar devam ettiğini, nitekim davalılara 2008 yılı Ekim ve Kasım aylarına ait hesap ekstrelerinin tebliğ edildiğini, dünya ve Türkiye Borsalarında yaşanan finansman krizi nedeniyle davalıların işlem yapmış oldukları hisse senetlerinde meydana gelen düşme neticesinde zarara uğradıklarını, bütün işlemler davalıların bilgisi ve talimatları doğrultusunda yapıldığından davalıların uğradıkları bu zarar nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise davanın reddi ile asıl dava ile birleştirilmesi istenmiştir.
Davalılar vekili asıl davada; davacının SPK mevzuatına aykırı işlemlerinin tespit davasına konu edilmesinin olanaksız olduğunu, tespit isteminin iade ile yükümlü olunan paranın iadesinin istenmesiyle açılamayacağını, müvekkilleri tarafından davacı şirket hakkında yapılan suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca iki ayrı soruşturma başlatıldığını, davacı şirketin müvekkiline ve kızına olan dostluğundan yararlanarak birikimlerini davacı şirkete teslim etmelerini sağladıktan sonra aynı gün işlem yapmaya başladıklarını, 10-15 gün sonra boş sözleşme ve belgeler imzalatıp daha sonra bu belgeleri doldurarak müvekkillerini zarara uğrattıklarını, dolayısıyla imzalanan tüm evrakın sahte olduğuna dair iddianın söz konusu olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiş, birleşen davada ise; davacının SPK ve İMKB mevzuatına aykırı olarak müvekkilleri adına hesap açtırıp müvekkillerinin birikimlerini onların talimatları olmadan keyfi bir şekilde kullanmış olması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak müvekkili S.. Ö..’e verilen 56.603,64 TL. zararın ve müvekkili Dilşad Yıldız’a ise verilen 100.757,43 TL. zararın davalıdan alınarak ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılamada davacılar vekili talebini ıslah etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi kök ve ek raporlarına göre; gerek SPK kararı ve gerek İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesinin kararı ile alınan bilirkişi raporu sonunda davacıların davalıların gösterdikleri hesaba yatırdıkları paralar üzerinde davacıların emir ve talimatı olmadan, davacılar adına bir takım hisse senetleri aldıkları, yaptıkları bu işlemleri usulüne uygun hale getirmek için başlangıçta Mürşit Çolak’a duydukları güvenle onun gönderdikleri kişiler vasıtasıyla imzalattırılan evrakların önceki tarihli müşteri emir formları haline getirildiği, davacıların hesabının hisse senetlerinin düşmesi sebebiyle azaldığı, davacıların bu şekilde zarara uğradıklarının anlaşıldığı, bilirkişi raporuna göre davacıların hesaplarının 20.11.2008 tarihine döndürülmesi gerektiğinin tespit edildiği, bu durumda 20.11.2008 tarih itibariyle; davacı S.. Ö..’in hesabında bu tarihte EMNİS hissesinin 1 lotunun kapanış değeri üzerinden yapılan hesaplama sonunda hesabında 337.450,21 TL olması gerektiği,
kesinleşen 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/356 Esas, 2009/490 Karar sayılı ilam gereğince davacı S.. Ö..’e iadesine karar verilen 188.396,54 TL’nin mahsup edilmesinden sonra davacının uğradığı zararın 149.053,67 TL olarak hesaplandığı ve bu miktarı davalı şirketten talep edebileceği, davacı D. Y..ın hesabında bu tarihte EMNİS hissesinin 1 lotunun kapanış değerine göre yapılan hesaplama sonunda hesabında 339.167,32 TL olması gerektiği, kesinleşen 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/356 Esas, 2009/490 Karar sayılı ilam gereğince davacı Dilşad Yıldız’a iadesine karar verilen 175.242,57 TL’nin mahsup edilmesinden sonra davacının uğradığı zararın 163.924,75 TL olarak hesaplandığı ve bu miktarı davalı şirketten talep edebileceği, S.Ö.. ve D. Y.. tarafından S.. A..’ye gönderilen Sarıyer… Noterliğinin 26 Aralık 2008 tarih 13192 yevmiye nolu ihtarnamenin tebliğine ilişkin belge bulunmadığından ve ihtarnamede de süre belirtilmediğinden, S.. A..’nin cevabi ihtarnamesi 03.01.2009 tarihli olduğundan bu tarih itibariyle S.. A..’nin temerrüde düştüğünün kabul edildiği, davacı D. Y.. ile S. Ö..’in davaları kabul edilip, uğradıkları zararların tahsiline karar verildiğinden asıl dava yönünden davacı şirketin davalılara borçlu olmadığının tespiti talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın reddine, bu dosya ile birleşen Ankara .5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/118 esas sayılı dosyasında davacılar S.. Ö.. ve D.. Ç.. (Y…)’ın davalı … Menkul Kıymetler AŞ aleyhine açtığı davanın kabulüne, davacı S.. Ö.. için 149.053,67 TL’nin, davalı D.. Ç.. (Y .. için 163.924,75 TL’nin 03/01/2009 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş hüküm asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Davacı mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 46/A-5. maddesi hükmü gereğince harçtan muaf olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece de asıl davada Yatırımcıları Koruma Fonu ‘nun harçtan muaf olduğu gerekçesiyle yatırılan harcın iadesine karar vermiştir. Harç kamu düzenine ilişkin olup re’sen dikkate alınır. Ayrıca aleyhe bozma yasağının istisnalarından birini oluşturur. Mahkeme hükmüne esas anılan yasa maddesinde “Yatırımcıları Koruma Fonu’nun gelirleri ve işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır” denilmektedir. Bu madde, adı geçen kurumun yargı harcından muaf olduğu anlamına gelecek şekilde yorumlanamaz. Bu nedenle reddedilen asıl davada maktu karar ve ilam harcı alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
a) Yatırımcıları Koruma Fonu’na devredilen aracı kurum S.. A..’nin usulsüz işlemler ile birleşen davacıları zarara uğrattığı anlaşıldığından aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Birleşen davada ise; birleşen davalı Yatırımcıları Koruma Fonu bir ticari şirket olmayıp bir kamu kuruluşudur. Dolayısıyla yaptığı işlemler ticari nitelikte sayılıp aleyhine avans faizi uygulanamaz. Bu durumda mahkemece temerrüt tarihindeki 3095 sayılı Yasa’da öngörülen faiz oranı saptanıp buna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde avans faizine hükmedilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda 2(a) bendinde açıklanan nedenlerle davacı-birleşen davalı Yatırımcıları Koruma Fonu’nun diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün 1 ve 2 (b) bentlerinde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.