Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/18567 E. 2014/1155 K. 15.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18567
KARAR NO : 2014/1155
KARAR TARİHİ : 15.01.2014

MAHKEMESİ : Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/07/2013
NUMARASI : 2013/298-2013/695

Taraflar arasındaki karşılıklı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-davalı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de bu istemin yetkisizlik kararı olduğundan reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili asıl davada, süt ve süt ürünleri üreten müvekkilinin davalının marketler zincirinde satılmak üzere davalı-borçlu şirketin belirlediği marka altında sipariş ettiği miktarda üretim yapması hususunda anlaştıklarını, davalı şirket tarafından verilen siparişler sonucu müvekkili şirket elinde kalan ürün ve ambalaj malzemeleri ile ilgili düzenlenen fatura bedelinin ödenmemesi üzerine başlatılan ilamsız icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise; davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili; taraflar tacir olduğundan görev ve yetki ilk itirazlarında bulunmuş, davanın esası yönünden takip konusu fatura içeriği mal ya da hizmetin teslim alınmadığını, davacının bu faturayı müvekkili şirketin faturaya konu herhangi bir hizmet-mal alımı olmaksızın ve herhangi bir mutabakata varılmaksızın müvekkili şirkete gönderdiğini, faturayı gönderen davacı şirketin ticari ilişkiyi ve mal teslimini kanıtlaması gerektiğini, ileri sürerek davanın reddini istemiş, birleşen davada ise davalı ile olan ticari ilişki kapsamında takip konusu iade faturaları ile davaya konu malların davalı-borçluya teslim edildiğini ancak karşılığında iade edilen malların bedellerinin ödenmediğini iddia ederek iade faturaları bedellerinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; davacı vekili her ne kadar sözleşmeden doğan borçlarda sözleşmenin ifa yerinin dolayısıyla Salihli mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüş ise de, davaya konu alacağa ilişkin bir sözleşme sunulmadığı, incelenen ve alacağa dayanak fatura içeriği dikkate alındığında davacının üretmiş olduğu bir mal bedeli olmayıp sözleşmenin sona erdiğinden bahisle elde kalan malzeme bedeli olduğunun belirtildiği, ayrıca davalı vekilinin icra takip dosyasına yetki ve borca itiraz ettiği, birleşen dosya yönünden ise mahkemece dosya üzerinden karar verdiği tarihte bu dosyanın Mahkemeye teslim edildiği, HMK 166/1. maddesinde mahkemenin birleştirme kararı ile bağlı olduğu düzenlemesi var ise de, 166/4 maddesine göre ivedi olarak birleştirme kararının Mahkemeye bildirilmediği dolayısıyla birleşen dosyada her ne kadar Salihli mahkemesi yetkili ise de açıklanan nedenle birleşen dosyanında asıl dosya ile yetkili mahkemede yargılamasının yapılması bakımından HMK’nun 138. maddesi uyarınca davalının icra takip yapma yetkisi ile bu takibe ilişkin açılan itirazın iptali davasındaki Mahkeme yetkisine yaptığı yetki itirazı da dikkate alınarak yetkisizlik kararı verilmesinin gerektiği gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde asıl dosya ve birleşen dosyanın yetkili ve görevli Nöbetçi İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm asıl davada davacı-birleşen dosya davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Asıl dava faturaya, birleşen dava ise iade faturasına dayalı takibe itiraz edilmesi üzerine, açılmış olan itirazın iptali taleplerine ilişkindir. Davalı süresi içerisinde ilgili icra müdürlüğüne vermiş olduğu dilekçe ile hem borca hem de mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Davalı birleşen dava dosyasında ise iade faturasına konu teslim edilen mal bedelinin iadesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl davada davalının akdi ilişkiyi inkar ettiğinden bahisle ortada bir sözleşme ilişkisinden bahsedilemeyeceğinden genel yetki kuralınca davanın davalının ikametgahı mahkemesinde açılması gerektiğinden mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine, birleşen dava dosyasına ise; HMK’nın 166/4. maddesine göre ivedi olarak birleştirme kararının kendi Mahkemesine bildirilmediği dolayısıyla birleşen dosyada her ne kadar Salihli mahkemesi yetkili ise de açıklanan nedenle birleşen dava dosyanında asıl dava dosyası ile yetkili mahkemede yargılamasının yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl davada ve birleşen davada davacı takip dayanağı olarak bir adet fatura ibraz etmiştir. Davalı ise aralarında hiçbir hukuki ilişki bulunmaması nedeniyle bahsi geçen faturayı iade ettiğini belirtmiştir. Bu durumda, eldeki verilerle taraflar arasında akdi ilişkinin mevcudiyetine dair kesin bir sonuca varılamayacağı gibi, tam tersi bir kanaate; bir başka anlatımla, akdi ilişkinin bulunmadığı tespitinde bulunmak da mümkün değildir. O halde, sözleşme ilişkisinin varlığı, tarafların buna dair sunacakları delillerin toplanmasından sonra tespit edilebilecek bir olgu haline gelecektir. Nitekim 6100 sayılı H.M.K nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip (HMK.md. 117/3) maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise HMK nun 163-164 maddelerinde açıklandığı görülmektedir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle, mahkemece davalının yetki itirazının anılan hükümler çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini gösterme imkanı tanınarak, gösterildiği takdirde ise toplanarak; varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili lehine BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.