Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/18542 E. 2014/1150 K. 15.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18542
KARAR NO : 2014/1150
KARAR TARİHİ : 15.01.2014

MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2012/290-2013/232

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin satın aldığı araçta arıza meydana gelmesi üzerine aracın tamir için yetkili servise bırakılarak aracın satın alındığı davalının da bu durumdan haberdar edildiğini, ancak davalının bu aracı yetkili servisten alarak başka tamirciye götürdüğünün öğrenildiğini ve aracın daha sonra davalı tarafından müvekkiline teslim edildiğini, yapılan incelemede aracın satıştan öncesine ait sorun taşıdığının ve davalının bu durumu gizleyerek müvekkiline bu aracı sattığının öğrenildiğini, araç üzerinde yapılan tespit sonrası alınan bilirkişi raporu ile aracın motor silindir kapağının değiştirilmesinin gerektiği ve bu iş için sarfedilecek işçilik ve tamir masrafının 10.620,00 TL. olduğunun saptandığını, müvekkili tarafından aracın tamir edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 10.620,00 TL. maddi zararın davalıdan tespitte alınan bilirkişi raporunun davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline, ayrıca yapılan tespit giderlerinin de hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, bu davada tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın TTK’nın 25/4. maddesi gereği 6 aylık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, davacının aracı görüp beğenerek müvekkilinden satın aldığını, bu nedenle davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının aracın ayıplı olduğundan müvekkilini haberdar etmediğini, araç müvekkilinde iken düzenli olarak bakımının yaptırıldığını, araçtaki ayıbın davacının kullanımında iken meydana geldiğini, BK’nın 198. ve TTK’nın 125/3. maddesi gereği davacının muayene yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre; Somut davada davacı ayıp neticesi uğradığı zararın tazminini talep ettiği, zararın yargılama sırasında alınan her iki raporda da 11.620,06 TL olduğunun belirtildiği, araçtaki ayıbın gizli ayıp olduğu, davalının davacının zararını ayıplı mal satmasından dolayı tazmin etmek zorunda olduğu, bu nedenle ıslah dilekçesi ile birlikte davanın kabulü ile 11.625,06 TL’nin 10.620 TL’sine tespit raporunun tebliği edildiği tarih olan 26/04/2012 tarihinden itibaren kalan 1.005,00 TL’sine ise ıslah tarihi olan 02/04/2013 tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, davalıdan 03.10.2011 tarihli satış sözleşmesi ile satın alınan aracın motor silindir kapağının ayıplı olması nedeniyle araçta yapılan tamir masrafının davalı satıcıdan tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalıdan satın alınan 2. el aracın 28.03.2012 tarihinde yetkili servise götürüldüğünde araçta enjektör yuvasında su olduğu, aracın geçmiş servis kayıtları incelendiğinde 05.04.2011 tarihindeki iş emrinde silindir kapağının değişmesi gerektiği bilgisinin müşteriye verildiği ancak müşteri tarafından hiçbir işlem yapılmadan aracın servisten alınıp götürüldüğünün tespit edildiğini ileri sürmüştür. 05.04.2011 tarihli yetkili servis iş emri tarihi itibariyle aracın sahibi davalı firmaya aracı satan dava dışı C. ..Ltd. Şti.dir. Dosya kapsamından davacı tarafından Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/28 D.iş dosyası üzerinden 30.03.2012 tarihinde tespit istenilmiş olup, Makine Mühendisi A. K. tarafından 17.04.2012 tarihinde rapor düzenlendiği, bu raporun davalıya 25.04.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davalının da rapora 02.05.2012 tarihli dilekçe ile itiraz ettiği, aracın davacı tarafından ayıplı olan parçalarının yetkili servis tarafından 12.04.2012 tarihinde değiştirilip aracın tamir edildiği, iş bu davanın 17.05.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sy. TTK’nın 20/2. (6102 sy. Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2.) maddesi uyarınca; “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır.” Aynı Yasa’nın 25/3. maddesine (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesine) göre; “Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı, emtiayı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur.” Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; dava konusu 2. el aracın arıza nedeniyle yetkili servise götürüldüğünde geçmişe dönük iş emirleri incelendiğinde araçtaki arızanın aracın motor silindir kapağından kaynaklandığı tespit edilmiştir. O halde, arıza nedeniyle yetkili servise gidildiğinde arızanın kolaylıkla tespit edilmiş olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının TTK’nın 25/3. maddesindeki 8 günlük muayene ve ihbar mükellefiyetine uymadığı görülmektedir. Özellikle 2. el bir araç alımında alıcının araçta herhangi bir ayıp durumu olup olmadığı konusunda ilgili servis ve bakım yerlerine aracı muayene ettirmesi keyfiyeti, hayatın olağan akışı gereğinden olup tacir olanlar bakımından bu keyfiyetin TTK’nın 20/2. maddesi karşısında bir yükümlülük halini aldığının da kabulü gerekmektedir. 6762 sy. TTK’nın 25. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesi yollamasıyla; dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sy. BK’nın 198/2. maddesinde; “Bunu ihmal ettiği halde mebii kabul etmiş sayılır. Meğerki mebide adi bir muayene ile meydana çıkarılamıyacak bir ayıp bulunsun.” ve aynı Yasa’nın 198/son maddesinde ;“Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal bayie ihbar edilmelidir. Aksi takdirde, mebi bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur.” denmektedir.
Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar ve ilkeler gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.