YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18512
KARAR NO : 2014/1698
KARAR TARİHİ : 22.01.2014
MAHKEMESİ : Turgutlu(Kapatılan) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/04/2012
NUMARASI : 2011/518-2012/191
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalı H.. Y.. tarafından müvekkili aleyhine başlatılan takip dayanağı senette diğer davalının lehtar ciranta olduğunu, senetteki lehtar ciro imzasının davalı D.. Ç..’a ait olmadığının, senet bedelinin davalılara ödendiğini belirterek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı H.. Y.. vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; kambiyo senedinde yer alan imzaların geçerliliğinin diğer imzalardan bağımsız olduğu, lehtarın imzasının sahte olmasının keşidecinin imzasından dolayı sorumluluktan kurtulması sonucunu doğurmayacağı, davacının teklif ettiği yeminin davalı H.. Y.. tarafından eda edildiği, davalı D.. Ç..’ un takip dosyasında alacaklı olmaması nedeniyle davacının anılan davalıya yemin yöneltme talebinin reddedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, takip tarihinden sonra açılan ve takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır. Takip dayanağı senette davacı borçlu, davalı D.. Ç.. lehtar ciranta, diğer davalı H.. Y.. ise yetkili hamildir. Dava konusu icra takibi yetkili hamil olan davalı H.. Y.. tarafından davacı aleyhine başlatılmış olup, davalı D.. Ç..’un ise dava konusu icra takibinde alacaklı sıfatı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca takip dayanağı senette lehtar ciranta sıfatı bulunmasına rağmen dava konusu icra takibinde takip alacaklısı sıfatı bulunmadığından davalı D.. Ç.. hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın esastan reddinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.01.2014 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu bonoda davacı keşideci, lehdar davalı D.. Ç.. diğer davalı H.. Y.. ise çek hamilidir.
Davacı keşideci, bonoda ciro imzasının lehdara ait olmadığını, cironun geçersiz olduğunu, davalı H.. Y..’in yetkili hamil olarak kabul edilemeyeceğini belirterek menfi tespit isteminde bulunmuştur.
TTK. 702. maddesine göre; cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Ciroların birbirine bağlı olması, ilk cironun lehdar sonraki ciroların ise önceki ciroda kendisine ciro edilen tarafından yapılmasıdır.
Lehdar tarafından usulüne uygun olarak ciro yapılmamış ise, somut olayda diğer davalı H.. Y.. yetki hamil olarak kabul edilemez. (HGK. 31.01.1990.12-599/26)
Ayrıca, lehdar tarafından davalı hamile yapılan ciro imzası sahte olduğu zaman imzaların istiklali prensibi de uygulama yeri bulmaz. İmzalar arasında muntazam teselsül bulunmadığını bilerek ödeme yapan keşideci, lehdara karşı olan sorumluluğundan kurtulamaz. Yetkili olmayan hamile ödeme yapan keşideci lehdara tekrar ödeme yapmak zorunda kalabileceğinden hamile ödeme yapmama hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir.
Somut olayda, mahkeme, son hamile yapılan cirodaki imzanın lehdara ait olup olmadığı yönünde inceleme yaparak, sahtecilik iddiasının mutlak def’i olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği kuralından hareketle, delilleri değerlendirip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, keşideci (borçlu) nun davasının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun 1 nolu “Sair temyiz itirazlarının reddine” kararına katılmıyorum.