YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18502
KARAR NO : 2014/2774
KARAR TARİHİ : 12.02.2014
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2011/552-2013/214
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacılar vekili, davalının müvekkillerinden silahla tehdit etmek suretiyle aldığı 3 adet senede dayalı olarak icra takibi başlattığını, senetlerin verilmesini gerektiren bir hukuki ilişkinin bulunmadığını belirterek senetler nedeniyle müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dinlenen tanık beyanlarının birbirini doğruladığı, taraflar arasında dava konusu senetlerin verilmesini gerektirir bir ticari ilişkinin bulunmadığı, savcılık takipsizlik kararının davacı tanıkları dinlenmeden verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacıların takip konusu 3 adet senet nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, % 40 kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tehditle senet imzalanması nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İkrah hukuki sebebine dayalı olarak açılan iş bu davada tanık dinlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, somut olaya ilişkin olarak davacının şikayeti üzerine davalı şüpheli hakkında başlatılan Alanya C. Başsavcılığı’nın 2010/1351 soruşturma sayılı dosyasında yeterli delil bulunmadığından kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı müşteki vekilinin itiraz yoluna başvurması üzerine Manavgat Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/1734 D.İş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilerek takipsizlik kararı kesinleşmiş olup anılan karar ile somut olayda ikrah olmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki mahkemece dinlenen davacı tanıklarından V.A.. ve N.A.. olay anını görmediklerini, oğulları olan davacı Ç.. A..’nın anlatımı ile olaydan haberdar olduklarını beyan etmişler, diğer tanık S. C..; davacı Ç.. A..’nın işyerine 3 kişinin geldiğini, bir kişinin dükkanın dışında beklediğini, bir kişinin dükkanın içinde kendisiyle konuştuğunu, diğerinin ise davacıyı sorarak davacının bulunduğu büroya gittiğini, kendisinin de davacının bürosuna gittiğinde içerdeki şahsın oturduğu koltukta elindeki silahla oynadığını gördüğünü, dışarı çıktığını, bir süre sonra bürodaki şahsın çıkması üzerine davacının yanına gidip sorun olup olmadığını sorduğunda davacının sorun olmadığını, işine bakmasını söylediğini beyan etmiş, diğer tanık D. Ö.. de benzer anlatımlarda bulunmuştur. Dinlenen tanıklar, davacının işyerine gelen şahısların kim olduklarına ve dava konusu senedin silahla zorla imzalanmasına ilişkin bir anlatımda bulunmamışlardır. Hal böyle olunca, mahkemece açıklanan bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.