Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/18490 E. 2014/2101 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18490
KARAR NO : 2014/2101
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

MAHKEMESİ : Bandırma Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2013/163-2013/1126

Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkili şirketin maliki olduğu aracın direksiyon kutusundan hidrolik yağ sızıntısı olması nedeniyle mahkemece yapılan tespitte arızanın imalat hatası nedeniyle meydana geldiğinin, bunun TKHK’nun 4.maddesinde ayıplı mal tanımının 2.paragrafında tanımlanan satıcının gizli ağır kusuru olduğunun tespit edildiğini belirterek arızanın giderilmesi için ödenen 1.803,63 TL.nin, aracı kullanmaktan mahrum kalınan süre kadar belirlenecek tazminatın ve tespit dosyasında yapılan 328,05 TL masraf ile tespit ve alacak davaları nedeniyle yapılan 885,00 TL avukatlık ücreti masrafının faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı M. Oto Tic.AŞ. vekili; müvekkilinin kasten gizlediği bir ayıp olmadığı gibi dava konusu araçta üretim hatasının da mevcut olmadığını, araç için verilen garanti süresinin dolduğunu, araçta gizli ayıp olduğu düşünülse dahi işbu davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı F. Otomotiv San. AŞ. vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, TTK’nun 25 ve bu hükmün atfıyla BK’nın 182 vd. hükümlerine, malın ayıbı nedeniyle sorumlu tutulanın sadece satıcı olduğunu, satış sözleşmesinin tarafı olmayan imalatçının ya da ithalatçının sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davacının süresinde ve usulüne uygun ayıp ihbarı yapmadığından ayıba karşı tekeffülden doğan haklarını kaybettiğini, dava konusu aracın ticari garanti şartlarına tabi olduğunu, garanti süresinin 07.09.2007 tarihinde dolduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 27/03/2012 Tarih, 2011/1317 Esas ve 2012/464 Sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 06/12/2012 Tarih, 2012/9504 Esas ve 2012/18662 Karar Sayılı ilamı ile “Davacı, dava konusu aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek bu davayı açmıştır. Tespit talebi üzerine alınan 06.12.2010 tarihli raporda imalat hatası bulunduğu, bu ayıbın satıcının gizli ağır kusuru olduğu belirtilmiştir. Davalı satıcının ayıbı gizlemesi halinde TTK’nun 25/4. maddesinde öngörülen süreye bağlı olmadan zamanaşımı süresi içinde dava açılması mümkündür. Mahkemece davacı delil olarak bilirkişi incelemesine de dayandığından konusunda uzman bilirkişiden ayıbın niteliği konusunda rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir. Bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama sonucunda, gizli ayıbın ispatlanamadığı, dayanak tespit dosyasındaki bilirkişinin ne şekilde imalat hatası olduğunu açıkça bildirmediği, bozma ilamı üzerine davaya konu parça temin edilemediği için dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda verilen raporun muğlak ifadelerle normal şartlar altında böyle bir arızanın oluşmayacağı ve arızanın üretim hatasından kaynaklandığı şeklinde kanaat bildirildiği, her iki bilirkişi raporunun da yetersiz ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı, gizli ayıptan bahsedilebilmesi için imalatçı yada satıcı tarafından hile ile gizlenmiş ayıbın olması gerektiği, davacının bu yönde bir delil sunmadığı, davacının satıcı tarafından aldatıldığını yada oyalandığını da ileri sürmediği, kaldı ki davaya konu arızanın aracın teslimden 5 sene sonra araç için verilen tüm garanti süreleri dolduktan sonra ortaya çıktığı, aracın kullanım süresine ve kullanım şekline bağlı olarak bir takım metal yorgunlukların başlaması ve arızaların yaşanmasının muhtemel olduğu, hidrolik direksiyon kutusu üzerinde kullanım hatasına bağlı herhangi bir aşınma yada darbe görülmemiş olması arızanın üretimden kaynaklandığını kanıtlamayacağı,araçtaki arızanın gizli ayıp olmadığı, garanti süresi dışında meydana geldiği, uzun süre kullanımı sonucu metal yorgunluğundan kaynaklanabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda “Sonuç olarak 5 yıllık kullanımdan dolayı parça gövdesinde böyle bir sızıntının beklenmeyeceği, parçadaki yağ sızıntısının sebebinin bu parça için üretimden gelen bir hata neticesinde olduğu kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirilmiştir. Davadan önce alınan delil tespit dosyasındaki bilirkişi raporunda da ayıbın üretim hatasından kaynaklandığı açıkça belirtilmiştir. Bu durumda raporlar birbirini doğruladığı halde bu raporlara itibar edilmeyip karar yerinde gösterilen bir takım sebeplerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Zira niteliği itibariyle uyuşmazlık teknik bilgi ve incelemeyi gerektirdiğinden mahkeme hakiminin kendisini bilirkişi yerine koyarak değerlendirme yapması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş gerektiğinde konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak iddia, savunma ve Dairemizin bozma ilamı çerçevesinde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre karar vermekten ibaret olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.