Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/18311 E. 2014/2675 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18311
KARAR NO : 2014/2675
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Dava, taraflar arasındaki protokollere göre satış ve teslimi yapılan uçağın bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalılar vekili, taraflar arasındaki noter satış sözleşmesinde davacının satış bedelini aldığının açıkça yazılı bulunduğunu, bu nedenle müvekkillerinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, icra takibine dayanak olarak gösterilen 29.12.2009 tarihli protokol’de müvekkili şirketin adının bulunmaması nedeniyle şirkete karşı açılan davanın reddi gerektiğini, Sivil Havacılık Konusu’na göre hava araçlarının satışının noter aracılığıyla yapılmasının geçerlilik koşulu olması nedeniyle adi yazılı şekilde yapılan ve sadece mahkemelerin yetkisine ilişkin kaydın … İcra dairelerini yetkili kılamayacağını, icra dairesinin yetkisiz olmasından dolayı davanın reddi gerektiğini, adi yazılı sözleşme geçersiz olacağından cezai şarta ilişkin kısmının da geçersiz olduğunu, mülkiyeti müvekkili şirkete devredilen uçağın gizli ayıplı olduğunu, uçağı iade almadığı gibi fesih hükümlerine de uymadığını, uçağın hurda fiyatına başka bir uçakla takas edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 29.12.2009 tarihli Protokol’ün 10. maddesinde … mahkemeleri de yetkili kılınmış ise de bu protokolde davalı şirketin imzasının bulunmaması nedeniyle yetki kaydının şirket bakımından bağlayıcı olmadığı, şirket hakkındaki davanın takibin yetkili icra dairesinde yapılmaması nedeniyle reddine karar verildiği, … bakımından ise davanın ayrı bir esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunduğu, bu dava bakımından sürdürülen yargılama sonucunda dava konusu uçağın 06.01.2010 tarihli “Uçak Satış Sözleşmesi” ile … Havacılık San. Tic. AŞ.’ye satılarak 14.04.2010 tarihi itibarıyla … Havacılık AŞ. Adına Türk Sivil Hava Araç Siciline kaydedilip, 13.12.2010’da yurt dışına satışının yapılması nedeniyle kaydının silindiği, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün cevabı yazılarına göre 06.01.2011 tarihine kadar uçağın uçuşa elverişlilik belgesinin bulunduğu, hava aracının teknik ve bakım kayıtlarının tutulmasının ve saklanmasının işleticinin sorumluluğunda bulunduğu, Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 66. maddesine göre sivil hava araçlarının noter aracılığıyla satışının yapılmasına ilişkin bir zorunluluk bulunmadığı, bu nedenle adi yazılı şekilde yapılan protokol hükümlerine de itibar edilmesinin mümkün olduğu ve tarafları bağlayacağı, her ne kadar uçak … Havacılık AŞ. Adına sicile kaydedilmişse de davalı …’in protokol hükümlerine göre uçak bedelinden sorumlu olduğu, bu nedenle husumet itirazının yerinde görülmediği, noterde düzenlenen 06.01.2010 tarihli “Uçak Satış Sözleşmesi”nin 5. maddesinde uçak bedelinin tamamının alındığı yazılı ise de 27.05.2010 ve 30.09.2010 tarihli ihtarnamelerle davalıların ayıp nedeniyle uçağın iade alınmasını, ve yapılan masrafların tahsilini istedikleri, satış bedelinin kendilerine iadesine ilişkin bir talepte bulunmadıkları, aksine herhangi bir ödeme yapmayacaklarını belirttikleri, aynı şekilde uçak bedelinin teminatı olarak herhangi bir taşınmaz temliki de yapmayacaklarını belirttikleri, bu nedenle satış bedelinin ödenmediğinin kabulü gerektiği, TTK’nun 20/3 ve 25/3 maddelerinde gösterilen süre ve yöntemlerle yapılmayan ayıp ihbarına itibar edilemeyeceği gibi, uçak üzerinde herhangi bir ayıp tespiti yapılmadan yurt dışına satılarak basiretli bir tacir gibi davranmayan davalı tarafın teknik kayıtlar için dava dışı şirketlere yazı yazılması yönündeki savunmalarının yerinde olmadığı, protokolde öngörülen cezai şarta hükmedilmesinin koşullarının oluştuğu gerekçeleriyle, itirazın iptaline 1.200,000 USD üzerinden takip tarihinden itibaren 1.050,000 USD asıl alacağa 3095 sayılı Kanunu’nun 4/a maddesine göre faiz işletilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.