Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/17919 E. 2014/3941 K. 27.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17919
KARAR NO : 2014/3941
KARAR TARİHİ : 27.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2012
NUMARASI : 2011/6-2012/188

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili bankanın Meşrutiyet şubesi müşterilerinden Sadem …..Ltd. Şti. ile aralarında imzalanan 04.04.2006 tarihli ve 150.000,00 TL bedelli, 25.10.2004 tarihli ve 50.000,00 TL bedelli genel kredi taahhütnameleri gereği adı geçen firmaya ticari acil ihtiyaç kredisi ile ticari taşıt kredisi kullandırıldığını, genel kredi taahhütnamelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzalamaları nedeni ile davalı A.. I..’ın 50.000,00 TL, diğer davalı S.S..’ün 200.000,00 TL’ye kadar sorumlu olduklarını, borcun ödenmesi için ihtarname keşide edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2007/5269 esas sayılı takip dosyası ile icra takibi yapıldığını, takipten sonra dava dışı asıl borçlu şirket tarafından acil ihtiyaç kredisi borcunun ödendiğini, ancak taşıt kredisinden kaynaklanan borcun ödenmediğini, davalı borçlular tarafından borcun tamamına itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ile davalılar aleyhine % 40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı A.. I.. ve vekili yargılamanın çeşitli aşamalarında verdikleri cevap ve beyanlarında, davalı A.. I..’ın dava dışı Sadem….. Ltd. Şti.’nden 2004 yılında ayrıldığını, bu tarihten sonra şirketin kredi kullandığını, bu durumun yasalara aykırı olduğunu, icra dosyasında takibe konulan ve araç kredisine ilişkin takipte satılan aracın haciz edilip davalıya teslim edildiğini, 25/10/2004 tarihli sözleşmedeki imzanın A.. I..’a ait olmadığını, ayrıca dosyada yapılan ödemenin araç kredisine ilişkin olduğunu savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı S. S.. duruşma sırasında verdiği beyanında, kendisine gösterilen sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, verilen taşıt kredisi sonucunda alınan taşıtın icra dairesine teslim edildiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davacı banka tarafından gönderilen ihtarnamede hem 25/10/2004 tarihli, hem de 04/04/2006 tarihli genel kredi sözleşmesi gereğince dava dışı Sadem …. Ltd. Şti.’nin 20.000,00 TL otomobil kredisi kullandığının bildirildiği, 25/10/2004 tarihli sözleşmede davalı Serdar’ın, 04/04/2006 tarihli sözleşmede ise davalı A.. I..’ın imzasının bulunmadığı, bu durumda hangi sözleşmeden hangi borçlunun, ne kadar miktarda sorumlu olduğunu tespit etmenin mümkün olmadığı, davacı bankanın hangi sözleşmeden dolayı araç kredisini kullandırdığını belirtmediği ve ispatlayamadığı, bu durumda hangi kefilin, hangi sözleşmeden dolayı ne ölçüde sorumlu olduğunu tespit etmenin mümkün olmadığı, her ne kadar her iki sözleşmede de kefilin imzalanan sözleşmeden veya daha önce ya da daha sonra imzalanan sözleşmelerden doğmuş ve doğacak borçlardan sorumlu olacağına dair hükümler bulunsa da, karar tarihinde yürürlükte bulunan 6101 sayılı Kanunun 2. ve 7. maddelerinin derdest davalara da uygulanması gereken BK’nun 583 ve 589. maddeleri uyarınca kefalet sözleşmesini belirsiz hale getiren bu şekildeki şartların geçerli olamayacağı, davalının kötüniyetinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, tarafların tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş olup, mahkeme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı banka, alacağının dayanağı olarak 25.10.2004 tarihli davalı A.. I..’ın kefalet imzası olan ve 04.04.2006 tarihli davalı S.. S..’ün kefalet imzası olan 2 adet kredi sözleşmesini ibraz etmiş ve alacağın … plaka sayılı aracın satın alınması için asıl borçlu Sadem…. Ltd. Şti’ne kullandırılan krediden kaynaklandığını belirtmiştir.
25.10.2004 tarihli sözleşme 50.000 TL limitli, 04.04.2006 tarihli sözleşme ise 150.000 TL limitli olup, her iki sözleşme de düzenlendikleri tarihte yürürlükte bulunan BK.nun 484. md. uyarınca geçerlidir. Bu itibarla, yerel mahkemenin, kefillerin imzaları karşısında kefalet limiti bulunmadığı, bankanın alacağının hangi sözleşmeden doğduğunu ve hangi kefilden talep ettiğini açıklamadığı, bu nedenle 6101 sayılı Yasanın 2. ve 7. maddelerinin göndermesiyle 6098 sayılı TBK’nun 583. ve 589. maddeleri uyarınca kefaletin geçersiz olduğu yolundaki gerekçesi isabetsizdir. Zira, sözleşmelerin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 484. maddesine uygun olarak kefalet tesis edilmiştir. 6098 sayılı TBK 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6101 sayılı TBK’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 2. maddesinde, TBK’nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, 7. maddesinde ise, derdest davalara da uygulanacağı hükme bağlanmışsa da, bu düzenlemeler kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallar bakımından geçerli olup somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece dava konusu kredinin hangi tarihte kullandırıldığının belirlenmesi ve kredinin dayanağı sözleşme ile irtibatının tespit edilmesi ve ayrıca 04.04.2006 tarihli sözleşmenin 13. sayfasında yer alan kayıt da dikkate alınarak alacağın her iki sözleşmeyi de kapsayıp kapmadığını tartışan yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.