YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17618
KARAR NO : 2014/2673
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2013/51-2013/304
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, miktar itibariyle bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Dava, icra takibine konu çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, haciz sırasında M. M..’nın dosya borcunun tamamına icra kefili olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda çeklerdeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının sabit olduğu, bu durumda haciz sırasında davacı şirket yetkilisi A.M..’nın borcu kabul etmesinin ve icra kefili olmasının ancak bu kişinin şahsını bağlayacağı, şirketi bağlamayacağı, sırf temsilcinin haciz sırasındaki ve haciz tehdidi altındaki borcu kabul beyanına göre davacı şirketi sorumlu tutmanın mümkün olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Hükmüne uyulan Dairemizin 14.2.2012 T, 2011/7293 E, 2012/2109 K sayılı bozma kararında, “dosyaya bir örneği sunulan 9.6.2008 tarihli haciz tutanağında davacı şirket yetkilisinin dava konusu borcu kabul ettiğine ve ayrıca şirket borcuna şahsi kefil olduğuna dair imzası ile tasdik ettiği beyanı bulunduğu” belirtilmek suretiyle söz konusu beyanın değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bozmaya uyulmasına karar verilmesinden sonra yapılan yargılamada mahkemece haciz sırasındaki ve haciz tehdidi altındaki kabul beyanından şirketin sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile menfi tespit davasının kabulüne karar verilmiştir.
Davacı şirketin temsilcisi tarafından yapılan kabul beyanının salt haciz sırasında yapılmış olması ve haciz tutanağında yazılı olması tek başına söz konusu irade beyanın geçerliliğini etkilemez. Şirket adına yapılan irade beyanını sakatlayan başka bir neden veya gerekçe de gösterilmemiş olması nedeniyle borcun kabulüne dair şirket temsilcisinin imzalı beyanının haciz baskısı altında yapıldığının kabulü isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.