Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/17587 E. 2014/3337 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17587
KARAR NO : 2014/3337
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Karasu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2012/672-2013/466

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacılar vekili, davalı Ş.. Ç..’nin birlikte hareket ettiği kişilerle beraber müvekkillerinin murisi İ. Ç.. adına sahte bir bono düzenleyerek, müvekkillerini Karasu İcra Müdürlüğünün 2012/549 esas sayılı icra takip dosyası ile kambiyo takibine maruz bıraktığını, her ne kadar söz konusu icra takibine karşı Karasu İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/60 esas sayılı dava dosyası ile itiraz ve şikayet haklarını kullandı iseler de, icra mahkemelerinin dar yetkili olduğundan yargılamayı gerektiren senedin sahteliği veya herhangi bir borcu temsil etmediği, yahut menfi tespit konularında derinlemesine bir inceleme yapması mümkün olmadığından, kambiyo takibine maruz kalan müvekkillerinin, borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararları bulunduğunu, davalının düzenleyerek icra takibine dayanarak yaptığı bononun sahte olduğunu, herhangi bir gerçek alacağı karşılamamakta olduğunu, herhangi bir temel ilişkiye de dayanmamakta olduğunu belirterek, müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, takip dayanağı senedin ve takibin iptaline, davalının kötü niyeti ve müvekkillerinin mağduriyeti dikkate alınarak takip tutarının en az %40’ı oranında haksız takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacıların murisi olan İ. Ç..’nin amcası olduğunu, babası ile birlikte para vererek amcasını borçtan kurtardıklarını, davacıların murisi olan amcasının tapuya gidip hisseli olan yerdeki hissesini babasına vermek istediğini, ancak babasının bunu onur meselesi yaptığını, tapuya amcasını getirmediğini, ancak son zamanlarda amcasının hastalanınca, ne olur ne olmaz diyerek babasına bir adet bono imzalayarak verdiğini,” istimlak olursa kurtarmış olduğun yerin parasını sana vermezler ise sen de bu senedi kullanırsın” dediğini, ancak bir ricada bulunduğunu, küçük oğlu olan Koray için ”ona bir şey ayırırsın” dediğini, amcası İbrahim’in vefat ettiğini, daha sonra istimlak olaylarının çıktığını, bu arada amcasının eşi olan Ü. Ç..’nin kendilerine açıkça ve kesin ve net olarak ”istimlak parası sizindir, ananızın ak sütü gibi helaldir alın” dediğini, önce kendisinin oğlu adına istimlak parasını almak için gerektiğinde dava açmak için babası V. Ç..’ye vekaletname verdiğini, ondan sonra babası V. Ç..’nin davacılar olan N.. Ş.. ve N.. Ş..’in yanına gittiğini, onlarla anlaşmak için kendileri ile konuştuğunu, davacılar olan Nalan ve Nuray’ın babasına hitaben sen babamızdan almış olduğun bonoyu bize ver, biz de sana istimlak parasını alman için vekaletname verelim dediklerini, babasının da yeğenlerine güvenerek kendilerinden istimlak parasını almak için vekaletname aldığını, amcası İbrahim’in kendisine vermiş olduğu senedi de kendilerine verdiğini, ancak senedi ellerine alan davacıların bu kere doğruca notere giderek babasını azlettiklerini, böylece babasının da ortada kaldığını, ancak babası Vasfi’nin elinde ilk başta amcasının borcunu ödediği zaman alacaklının elinde bulunan açık senedi çıkartıp ”oğlum ben bunlarla uğraşamayacağım, al bu açık bonoyu paranı kurtar” diyerek kendisine verdiğini, kendisinin de babasının kendisinden alıp da amcasının borcunu ödediği parasını kurtarmak için bonoyu Cumhuriyet Savcılığındaki aşamalarda açıkladığı gibi doğruca avukata getirdiğini, avukat bürosunda bononun aynen amcası ile babasının anlaştığı gibi olmak üzere doldurulduğunu, önce kendisinin alacağını alacağını, geri kalan kısmını da amcasının oğlu K. Ç..’ye vereceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Karasu İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/18 esas sayılı dava dosyasında takibin iptali davasının mevcut olduğu, söz konusu dosyanın henüz derdest bulunduğu, menfi tespit davasında ileri sürülen iddiaların takibin iptali davasında da savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden aynı nedene dayanılarak hem icra hukuk mahkemesinde ve hem de genel mahkemede böyle bir davanın açılmasında eldeki dava dosyası açısından herhangi bir hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, mahkeme kararı süresinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, adli yardım talepli olarak açılmış ve dava açılırken 21,15 TL başvurma harcı yatırılmıştır. Mahkemece, 11/04/2013 tarihli celsede davacı vekilinin adli yardım talebi reddedilmiş, gider avansının yatırılması istenilmiş, ancak dava açılırken eksik yatırılan harcın tamamlanması için bir ihtarat yapılmamıştır. Yargılama boyunca da dava açılırken yatırılması gereken harç ikmal ettirilmemiş, adli yardım talebi kabul edilmemesine rağmen eksik yatırılan harç ile yargılama sonuçlandırılarak hukuki yarar yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece, öncelikle dava değeri üzerinden yatırılması gereken harcın ikmal edilmesi için davacı tarafa süre verilmesi, verilen süre içinde yatırılması gereken harcın ikmal edilmesi halinde ise,
Dar yetkili icra hukuk mahkemesince verilecek kararın bu davada kesin hüküm niteliğinin bulunmadığı, bu nedenle davacı tarafın menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu gözetilerek, davanın esasına girilerek, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.