Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/17453 E. 2014/2100 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17453
KARAR NO : 2014/2100
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29/04/2013
NUMARASI : 2011/279-2013/93

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılardan T.. K.. ile N.. K.. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkil şirketin davalılardan T.. K.. ile 09/02/2009 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzaladığını, davalı N.. K..’in kefil, davalı H.. K..’in ipotek veren olduğunu, davalının 19/02/2009 tarihli ihtarname ile haksız olarak sözleşmeyi süresinden önce feshettiğini, sözleşmeye aykırılık nedeni ile 22/2 ve 22/4 maddeleri gereğince cezai şart ödemesi için gönderilen ihtarnameden sonuç alınamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000 TL cezai şartın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili Tuğba’nın gönderdiği icaptan geri dönme talebini içeren ihtarnamenin davacı tarafından fesih ihtarı olarak kabul edildiğini, sözleşmenin hiçbir şekilde ifa edilmediğini, cezai şart talep etme koşullarının oluşmadığını, talep edilen cezai şartın ekonomik yönden mahva neden olacabilecek miktarda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, bayilik sözleşmesi ve protokolün taraflarca imzalanmasından sonra davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği, bayilik sözleşmesi henüz uygulanmadan davalı tarafından feshedilmiş olduğundan sözleşmenin 22.4 maddesinde belirtilen “sözleşmenin imzalanmasına müteakip bayi tarafından 6 ay içinde LPG alımı yapılmaması halinde bayinin HABAŞ’a 5.000 ABD doları ceza-i şart ödeyeceği ” hususundaki hükme dayanarak cezai şart talep edilemeyeceği, sözleşme kurulduktan sonra süresinden önce bayi tarafından feshedilmiş olmakla sözleşmenin 22/2 maddesine göre cezai şart talep edilebileceği, bilirkişi raporuna göre tespit edilen 18.026,40 TL cezai şart bedelinin davalı T.. K..’in ekonomik ve sosyal durumu itibariyle ekonomik yönden mahvına sebep olabileceğinden 1/10’a kadar tenkis yapılarak 1.802,64 TL olarak re’sen tespit edildiği, bu miktarın davalı N.. K..’in kefalet limiti dahilinde olduğu, davalı H.. K..’in ise kefil olmayıp ipotek veren konumunda bulunduğunda hakkında ancak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna gidilebileceği gerekçesiyle davalı H.. K.. yönünden davanın reddine, davalılar T.. K.. ve N.. K.. yönünden davanın kısmen kabulüyle 1.802,64 TL cezai şartın temerrüt tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılar T.. K.. ile N.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar T.. K.. ve N.. K.. vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava tarihinde yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK nın 24.maddesine göre tacir olan borçlu cezai şartın fahiş olduğunu ileri sürerek cezai şarttan indirim yapılmasını kural olarak isteyemez.Ancak kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebep olabilecek tarzda yüksek olduğunun saptanması halinde cezai
şarttan uygun bir indirim yapılabileceği Yargıtay’ca kabul edilmektedir. Bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumunun, ticari defterlerinin, bilançosunun konusunda uzman bir bilirkişiye incelettirilerek ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve bu inceleme çerçevesinde indirime gerek bulunduğunun saptanması halinde somut olayın özelliği de gözetilerek makul düzeyde bir indirime gidilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu yönler üzerinde yeterince durulmadan eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru olmadığı gibi indirim nedeniyle davanın kısmen reddedilen bakiyesi üzerinden davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da kabul şekli itibariyle isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar T.. K.. ve N.. K.. vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.