YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16854
KARAR NO : 2014/13469
KARAR TARİHİ : 15.09.2014
MAHKEMESİ : Nevşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2010/111-2013/254
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı (G. Varlık Yönetim A.Ş temlik alan) vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı G. Varlık A.Ş Yönetim vek. Av. H. Ö. gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan, onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, davalının kefil sıfatı ile imzaladığı genel kredi taahhütnamesinden kaynaklanan alacağın tahsili için icra girişilen takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, asıl borçlu M. K.’e araç kredisi için kefil olduğunu, genel taahhütnamenin meblağ kısmını boş olarak imzaladığını, araç kredi borcunun ödendiğini daha sonra M. K.’in davacı bankadan başka bir kredi daha kullandığını, kendisinin bu krediye kefaletinin bulunmadığını, boş olarak imzaladığı taahhütnameye 500.000 TL meblağının sonradan yazıldığını belirterek davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde; davalının asıl borçlunun 04.04.2006 tarihinde almış olduğu araç kredisine de kefil olduğu ve borcun kapatıldığı, takip dayanağı genel kredi sözleşmesinin de aynı tarihli olup sözleşmedeki kefilin imzasının başka bir kalemle meblağ ve diğer kısımların ise başka bir kalemle doldurulduğu, bir başka ifade ile davalının açığa imza attığı kefalet limitinin imzalardan sonra doldurulduğu, olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga B.K’nun 484 (TBK 583) maddesine göre kefalet sözleşmesi (veya sonradan yapılan ve kefilini sorumluluğunu artıran değişiklikler) yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, her ne kadar açığa imza atılması halinde sözleşmenin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu ispat külfeti bunu ileri sürene ait olup bunun yazılı delillerle ispatı gerekir ise de, açıklanan hüküm uyarınca bu hususun kefalet sözleşmeleri için geçerli olmayacağı, kefalet sözleşmesinin geçerliliğinin yapıldığı anda kefilin sorumlu olduğu miktarı bilmesi ve bunu kabul etmesine bağlı olduğu, açığa imza atılmak suretiyle kefalet sözleşmesi yapılmasının kanuna aykırı olduğu ve mutlak butlan ile batıl bulunduğu gerekçeleri ile davanın reddine, davalı yanın tazminat talebinin yerinde olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı dava konusu 04.04.2006 tarihli genel kredi taahhütnamesindeki kefalet limiti kısmının davalı banka tarafından sonradan doldurulup doldurulmadığı ve bunun sonucu olarak kefaletin geçerli olup olmadığı yönünde toplanmaktadır. 500.000 TL meblağlı 04.04.2006 tarihli genel kredi taahhütnamesinde kefalet limiti olarak 500.000 TL gösterilmiştir. Her ne kadar 04.03.2013 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda dava konusu genel kredi taahhütnamesinin 2,3 ve 26. sayfalarındaki E.. B.. yazıları ile bu şahsa atfen atılmış imzaların bir kalemle, diğer yazılar ve imzaların ise farklı evsafta ikinci bir kalemle yazılmış olduğu belirtilmiş ise de raporun devamında yazı yaşı tespiti, miktar, yazı ve rakamların sonradan yazılıp yazılmadığı hususunda bir tespite gidilemediği açıklanmıştır. Kefalet limiti bölümünün farklı bir kalemle yazılmış olması, tek başına bu kısmın sonradan doldurulduğunu kanıtlamaya yeterli görülemez. Davalı kefalet limiti bölümünün sonradan doldurulduğunu kanıtlamaya elverişli ve yeterli delil sunamamıştır. Kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumludur.
Bu durumda mahkemece açıklanan yönler gözetilerek konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.