Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/16714 E. 2014/1505 K. 20.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16714
KARAR NO : 2014/1505
KARAR TARİHİ : 20.01.2014

MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2011/389-2013/259

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalının müvekkili hakkında başlattığı icra takibine konu senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, senedin düzenlendiği tarihte müvekkilinin yurtdışında olduğunu belirterek müvekkilinin söz konusu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 07/11/2012 havale tarihli dilekçesi ile, müvekkilinin dava konusu senedi bir evin devri sırasında diğer evraklarla birlikte farkında olmadan imzalamış olabileceğini düşündüğünü, müvekkilinin hile yoluyla kandırıldığını, senet üzerindeki yazı ve rakamların müvekkilinin eli ürünü olmadığını, müvekkilinin davalıya böyle bir borcunun olmadığını belirterek davayı ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacı iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin kendisine ait bir taşınmazın ½ hissesini davacıya satarak dava konusu senedi aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; dava konusu senet üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olduğunun tespit edildiği, bunun yanında ceza soruşturması sırasında davalının kollukta dava konusu senedin bir taşınmaz hissesi satışı nedeniyle verildiğini beyan ettiği, taraflar arasında düzenlenen 23/08/2005 tarihli tutanakla bu taşınmazın paylaşıldığı, taşınmazın ½ hissesinin 22/08/2007 tarihinde 21.000,00 TL bedelle davalı tarafından davacıya satıldığı, senet ve taşınmazın devir tarihleri ve taraflarca düzenlenen tutanağın tanzim tarihi birlikte değerlendirildiğinde dava konusu senet her ne kadar illetten mücerret olarak ileri sürülebilirse de davalının senedin taşınmaz devri ile ilgili verildiğini ileri sürmesi nedeniyle ispat yükünü üzerine aldığı, ancak bu savunmasını ispatlayacak senede eş değer delil ve belge ibraz edemediği, dolayısıyla dava konusu senedin taşınmazın devri için verilmediği sonuç ve kanısına varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takibe konu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %40 tazminata karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-İİK’nun 72/5. maddesi hükmüne göre menfi tespit davası sonucunda alacaklının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için takibin haksız olması yeterli değildir. Davalı alacaklının ayrıca takipte kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda davalı alacaklı, takibinde haksız ise de kötüniyetli olduğu kanıtlanamamıştır. Bu nedenle davalının %40 kötü niyet tazminatıyla sorumlu tutulması doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.