Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/16697 E. 2014/2007 K. 27.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16697
KARAR NO : 2014/2007
KARAR TARİHİ : 27.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2012
NUMARASI : 2011/486-2012/134

Taraflar arasındaki vade tayini davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacılar vekili, taraflar arasında imzalanan gemi ana makinesi ve tahrik paketini içerir sözleşme uyarınca tüm sipariş konusu imalatın alıcı davalıya teslim edildiğini ve davalının ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiğini, sözleşme uyarınca devreye alma hizmetinin davacı tarafça yerine getirileceğini, ancak sözleşmede bu hizmete yönelik açık bir vade belirlenmediğini, sadece sözleşmenin 9.maddesinde ”devreye alma çalışmasının beklendiği tarih” ifadesi ile örfi uygulamaya atıf yapıldığını, davalı muhatapla yapılan görüşmelerde davalı tarafça bir tarih verilmediğini, müvekkilinin ihtarname ile mevcut yasalar ve örfi uygulamada bu tarihi belirlemenin hakkaniyet gereği olduğunu, belirsizliğin taraflar için çekilmez bir hal aldığını ve müvekkilinin menfaatine aykırılık teşkil ettiğini, devreye alma hizmetinin son vadesinin 10/01/2012 olarak belirlendiğini davalıya bildirdiğini, davalı tarafın belirlenen bu vadeyi kabul etmediği gibi yerine bir vade de önermediğini, bu şartlar altında vadenin mahkeme marifeti ile tespitinin kaçınılmaz olduğunu belirterek devreye alma ve personel yardımı hizmet tarihinin 10 Ocak 2012 olarak tespitine, bu talepleri uygun görülmediği takdirde vadenin mahkemece ticari adete göre tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, geminin yapımının ne zaman tamamlanacağı belli olmadığından tarafların devreye alma işlemine vade koymadıklarını, makine satın alındıktan sonra ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkileyen kriz nedeniyle gemi inşa sanayinin durduğunu, bu nedenle geminin denize indirilmesinin 2012 yılı Haziran ayı içinde gerçekleşebileceğini, kaldı ki davacı tarafın bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, zira davacı tarafın hukuki durumunun tehlike içinde olmadığını, maddi kaybı olmadığını, davacı tarafın ortak bir tarih için anlaşmaya yanaşmayarak kötü niyetle huzurdaki davayı açtığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; davanın taraflar arasındaki sözleşmede yer almayan ya da unutulan, sözleşme gereğince yapılması gereken sözleşme konusu işin vadesinin mahkemece tespitine yönelik vade tayini davası olduğu, davacı tarafın bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, olaya uygun düşen ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporundaki tespitin uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, taraflar arasındaki devreye alma hizmet tarih ve vadesinin 23/05/2012 olarak tayin ve tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava 1086 sayılı HUMK’un yürürlükte olduğu dönemde açılan olumlu tespit davasıdır. Eda davası açılması mümkün olan hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine 27.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.