Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/16524 E. 2013/19561 K. 09.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16524
KARAR NO : 2013/19561
KARAR TARİHİ : 09.12.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı asıl borçlu … ile davalı banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmediğinden dolayı hesabın kat edilerek noter kanalı ile borçlulara ihtarname keşide edildiğini, müvekkilinin kefalet limitinin 25.000 TL olup, davalı bankaya başvuruda bulunarak kefil olarak kefaleti oranında kredi borcunu ödeyeceğini ve ödeme karşılığında kredi müşterisinin bankaya vermiş olduğu teminatların yaptığı ödeme miktarında kendisine temlik edilmesini talep ettiğini, davalı ise, borcun ödenmesi halinde ödenen tutarın banka alacağının teminatını oluşturan ipoteğin bankanın ipotek alacağından sonra gelmek üzere kanunen halef olacağına dair yazı verileceğini belirterek taleplerini reddettiğini, bu cevabın BK.nun 501. maddesine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek davacının genel kredi sözleşmesinden dolayı davalıya .borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, davacı borçlu kefilin borcu kısmen ödemesi halinde halef olacağı rehin hakkı asıl alacaklı müvekkili bankanın rehin hakkından sonra geleceğini belirterek davanın reddine ve %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda, BK.nun 499 maddesi gereğince, alacaklının kendisine alacağını ödeyen kefilin borçluya rücu hakkını kullanması için elinde bulunan rehinleri ve ipotekleri paraya çevrilmesine yarayabilecek belgeleri kefile vermek zorunda olduğu, BK.nun 501. maddesinde de borcun muaccel olması halinde kefilin her zaman alacaklıyı borcun ifasını kabule ve kendisini kefaletten kurtarmaya zorlayabileceği, alacaklının ödemeyi kabul etmemesi veya elinde bulunan teminatı vermekten veya kefile nakilden kaçınması halinde kefilin kefaletten kurtulacağının belirtildiği, ödeme ile teminat ve buna ilişkin belgelerin kefile geçirilmesinin aynı anda yapılması gerektiği, kefil ve alacaklının teminattan yoksun kalmamaya olan menfaatleri eş değerde olduğu için ödeme ve teminatların naklinin aynı anda yapılmasının zorunluluk olduğu, söz konusu zorunluluğa davalı bankanın uymadığı, böylelikle BK.nun 501. maddesindeki düzenleme yönünden temerrüde düştüğü, dolayısıyla davacı kefilin kefaletten kurtulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne davacının genel kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı banka tarafından davacı kefilin ihtarına karşı verilen 12.04.2011 tarihli yazıda, ödeme halinde davacı kefile ipoteğin devrinin yapılmayacağı bildirilmediğinden başka bir ifade ile bu yazı içeriğinden ipoteğin devrinden kaçınıldığı anlamı çıkarılamayacağından 818 Sayılı BK.nun 501. maddesi uyarınca davalı bankanın yükümlülüğünü yerine getirmediğinden sözedilemez. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin 818 Sayılı BK.nun 501 maddesi uyarınca davalı bankanın yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.