Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/15140 E. 2014/11596 K. 23.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15140
KARAR NO : 2014/11596
KARAR TARİHİ : 23.06.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2012/394-2013/176

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan kimse gelmemiş olduğundan, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili; müvekkili banka ile müşterisi dava dışı G… Tekstil Ltd. Şti. arasındaki Genel Kredi Sözleşmesini davalının müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, iddiaya konu kredinin çekilmediğini, olmayan bir borç için kefaletten söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama toplanan deliller benimsenen bilirkişi raporu ve talep gözetilerek davanın kabulüne takibin 50.000 TL asıl alacak 2.231,25 TL faiz 98.43 TL BSMV olmak üzere toplam 52.329,68 TL’ye yönelik itirazının iptaline asıl alacağa takip tarihinden itibaren %94,5 temerrüt faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 50.000 TL limitli 16.10.2009 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, diğer sözleşmelerde kefalet imzasının bulunmadığını, imzası bulunan sözleşmeye dayanılarak kredi kullandırılmadığını bu nedenle müvekkilinin kefalet sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur.
Davacı vekilince icra takip talebinde borcun dayanağı olarak kredi sözleşmesi gösterilmiş ancak sözleşmenin tarihi belirtilmemiştir. Buna karşılık dosyaya davalının kefaletinin bulunduğu 50.000 TL limitli 16.10.2009 tarihli kredi sözleşmesi ile birlikte davalının imzasının bulunmadığı 500.000 TL limitli 31.05.2010 tarihli Genel kredi Sözleşmesi ve bu sözleşmenin limitini 500.000 TL daha arttıran 04.10.2011 tarihli limit artırım sözleşmesi sunulmuştur.
Uyuşmazlığın çözümünde davalının kefalet imzasının bulunduğu 16.10.2009 tarihli 50.000 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kredi kullandırılıp kullandırılmadığı, başka bir anlatımla dava konusu kredi alacağının, hangi sözleşmeden doğduğunun belirlenmesi önem taşımaktadır. Zira, kefaletin fer’i niteliği itibariyle asıl borçlunun borcuna bağlı olarak sorumluluk oluşturduğu kefalet hukukunun temel prensiplerinden biri olup asıl borç bulunmadıkça kefilin sorumluluğundan söz edilemez.
O halde mahkemece konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak belirtilen bu hususları değerlendirecek şekilde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp davalı kefilin somut olay bakımından kefalet sorumluluğu bulunup bulunmadığı saptanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.