Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/15057 E. 2013/19495 K. 05.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15057
KARAR NO : 2013/19495
KARAR TARİHİ : 05.12.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkilinin … ili … İlçesi … Kasabası … nolu parsel üzerinde bulunan toplam 6 adet bağımsız bölümü 5 yıllığına 14/03/2008 tarihinden bu yana davalıya kiraladığını, müvekkilinin 2009 yılı Nisan ayında yurtdışından Türkiye’ye geldiğini, davalıya kira bedelini ödemesi için bir çok kere telefon ettiğini, davalının bir gün müvekkilinin evine gelerek kira karşılığı olarak müvekkilinin mobilyacıya olan borcunun 2.000 TL sini nakit ödediğini, 2.000 TL daha havale edeceğini belirterek müvekkiline kira bedelinden 4.000 TL ödenmiş şeklinde bir yazı imzalattığını, bu belgenin senet olduğunu sonradan fark ettiklerini, daha sonra senetle ilgili olarak icra takibinde bulunulduğunu, davalının kirayı ödemediği gibi müvekkilini borçlu çıkarttığını, davalı ile yaptıkları görüşmede kendisini oyaladığını böylelikle takibe itiraz süresini kaçırdıklarını, takibin devam ederek davalının kiracı olarak bulunduğu davacıya ait taşınmaza haciz konulduğunu ve satış düzeyine getirildiğini, takip dayanağı bono miktarının 44.000 TL olduğunu, senetteki imzanın, yazı ve rakamların müvekkiline ait olmadığını belirterek takibe konu senetten dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile %40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava olunmuştur.
Davalı vekili, kambiyo senetlerinin TTK 688/3 maddesi uyarınca kayıtsız şartsız borç ödeme ikrarını içerdiğini ve kambiyo senedinin imzalanmasının tek başına o borcun varlığının delili olduğunu, senedin müvekkili tarafından hazırlandığını, davacının imzaladığını, açılan davanın haksız olduğunu bildirerek, davanın reddi ile %40 dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesi talep olunmuştur.
Mahkemece, yapılan imza incelemesinde senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğunun belirlendiği, raporun denetime elverişli olduğu, davacı, senede karşı senetle ispat yoluyla iddiasını ispatlayamadığından delilleri arasında yer alan yemin delilinin hatırlatıldığı, yemin teklif edip etmeyeceğinin sorulduğu, davacının davalıya yemin teklif edeceğini bildirdiği ve teklif edilen yeminin davalı asil tarafından 15/11/2012 tarihinde duruşmada eda edildiği, bu haliyle davacının iddiasını ispatlayamadığı, dosyanın görevsizlikle gönderildiği … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/07/2010 tarihli tensip 5 nolu ara kararı uyarınca İİK 72/3 maddesine dayalı tedbir kararı verildiği gerekçesiyle, davacının davasının reddine, İİK 72/4 maddesi gereğince asıl alacağın %40’ı üzerinden kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş olup, mahkeme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
(1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
(2) İcra-İflas Yasası (İİY)’nın 72/4 maddesine göre tazminata karar verilebilmesi için ihtiyati tedbir sureti ile icra takibinin durdurulması ve bu kararın infaz edilmiş olması gerekir. Somut olayda ihtiyati tedbir kararı verilmiş, ancak teminat yatırılmadığından bu karar uygulanmamıştır. Bu durumda mahkemece somut olayda alacaklının alacağına kavuşmasının geciktirilmesinden söz edilemeyeceğinden tazminata hükmedilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıdaki (1) nolu bend gereğince davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bend uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.